| Çiftleştiğimiz tüm o türler arasında vardığım kanıya göre insan ruhu gerçekten de eşsiz. | Open Subtitles | من بين جميعِ الذين تكاثرنا معهم، تقييمي هو أنّ الروحَ البشريّة فريدةٌ بحقّ. |
| Bakın, tüm videolarda maskeli. | Open Subtitles | في جميعِ أشرطتهِ المصورة لقد كانَ يرتدي قناعاً |
| tüm iskelette kırılmış ve iyileşmiş kemikler doluydu. | Open Subtitles | عظام مكسورة ومُلتئمة في جميعِ أنحاءِ الهيكل العظميّ |
| Herkes genişleme hızının evrendeki tüm parçacıklar arasındaki karşılıklı kütleçekim nedeniyle yavaşlayacağını varsayıyordu. | Open Subtitles | إفترض الجميع أن التوسع السريع سيبطؤ بسببِ السحب المشترك للجاذبية بين جميعِ أجزاء الكون. |
| tüm SPIRAL şişelerini imha etmen ne kadar sürer? | Open Subtitles | لكم من الوقتِ سيستغرقكـِ لكي تتخلصي من جميعِ حافظاتِ الفيروس؟ |
| Bu fotoların tamamını, bölgedeki tüm ekiplere ulaştırın. | Open Subtitles | فلتوزعَ صورهما على جميعِ دوائرِ تطبيقِ القانونَ في المنطقة |
| tüm birimlerin dikkatine, yangın hızla yayılıyor. 1 dakikanız var. | Open Subtitles | إلى جميعِ الوحداتِ, إنَّ المبنى يحترقُ بأكمله ولديكم دقيقةٌ واحدةٌ فقط |
| Onlar bizim bölgemizdir, tüm mayınları yok etmeye çalışırken ilerlediğimiz, geri çekildiğimiz yerlerdir. | Open Subtitles | ...إنّهم منطقتنا، حيث نتقدّم، وننسحب ونحاول نزع جميعِ الألغام |
| tüm hastaların hikâyeleri aynı şekilde başlar. | Open Subtitles | لقصصِ جميعِ المرضى البدايةُ ذاتُها |
| Atlantikteki tüm gemileri de alarma geçirmeliyiz Amiral | Open Subtitles | نُريد إرسالِ تحذير! إلى جميعِ "السُفُنِ" التى فى البحر أن يكونو على أهُبة الإستعدادِ لأى "مُنعطف جليّدى". |
| Dikkat dikkat kaptanınız konuşuyor tüm yolcular cankurtaran botlarına | Open Subtitles | إنتبِهوا جميعاً الكابتن يُحدِثكُم. يجب على جميعِ الرُكابِ إرتِداء "سُتراتِ النجاه". |
| Ziyaretçiler bunu tüm evrende yapıyor olabilirler buldukları tüm en iyi yaşam formlarını üstün ırk yaratımı için kullanıyorlar. | Open Subtitles | يُحتملُ أنّ الزائرين كانوا يفعلون ذلك في جميعِ أرجاءِ الكون، يستهلكون الأفضلَ من كلّ حياةٍ يصادفونها ليخلقوا جنساً رئيساً متفوّقاً. |
| İşlediği iddia edilen tüm suçlardan suçlu bulunmuştur. | Open Subtitles | مذنبٌ في جميعِ التهم الموجّهة له. |
| Göreve iade şartlarımdan biri de ligdeki tüm görevlerimde iki yetişkinin bana eşlik etmesi. | Open Subtitles | إنَّ أحد شروطِ إعفائي من التوقيفِ هو أنَّه يجبُ أن تتم مرافقتي من قِبلِ شخصينِ بالغينِ وراشدين إلى جميعِ الأنشطةِ المتعلقةِ باللعبة |
| Bu kıyafetler tüm dergilerde. | Open Subtitles | هذهِ الملابسُ في جميعِ المجلاتِ |
| - tüm silah sistemlerine erişim vermiş. | Open Subtitles | -أجل -مَّما سيخولهم للولوجِ إلى جميعِ أنظمةِ الأسلحة |
| Artı, uçuşan tüm söylentiler. | Open Subtitles | بالإضافةِ إلى جميعِ الشائعاتِ المتداولة |
| tüm personelin durumu iyi ama Scooter'la Brad çatıda kaldı. | Open Subtitles | كما أنَّهُ قد تم إحصاءُ جميعِ الموظفين ولكنَّ "سكوتر و براد" محتجزانِ في السطح |
| tüm yolcular cankurtaran botlarına bu bir tatbikat değildir | Open Subtitles | يجب على جميعِ الرُكابِ إرتِداء "سُتراتِ النجاه". يجب على جميعِ الرُكابِ إرتِداء "سُتراتِ النجاه". هذه ليّست خدعه أُكرِر , انها ليست خِدعه. |
| Kusura bakmayın ancak, tüm kardinallerin katıldığı kurulun özenle gerçekleştirdiği görüşmenin ardından insanlara isteklerde bulunan fikirlerini dile getiren rahipleri mahkum etmeyeceğiz. | Open Subtitles | أنا آسف، لكن بعدَ تشاورٍ حريصٍ مع جميعِ كرادلةِ المُجمّع، لن نُدين رجالَ الدين أولئكَ الذين يشعرون أنّهم... يُلقون أفكارهم. |