| Bir kelebek kanatlarını çırparak dünyanın başka bir yerinde kasırgaya sebep olabilir. | Open Subtitles | الفراشة التي تفرد جناحيها و تتسبب بإعصار في الجانب الآخر من العالم |
| Deve kuşu, kanatlarını yavrularına gölge yapmak için kullanıyor. | TED | النعامة تمد جناحيها فوق عشها لتظليل صغارها. |
| Uygun yeri bulduğunda kraliyet statüsünü oluşturan koçanları üretmek için kanatlarını koparacak. | TED | بمُجرد أن تجد بقعة مثالية، تكسر جناحيها مما يسفرعن أعقاب تخلق لها مكانة ملكيّة. |
| O kadın gizemlerle dolu, ama tam bir dahi! kanatları kapkara, siyah mı siyah! | Open Subtitles | حالكة السواد هي ، ولكنها جميلة جناحيها يكسوها السواد ، أسود على أسود |
| Kızın kanatları çıkar ve reenkarne olmuş ruh ikiziyle uçar gider. | Open Subtitles | فإذا بالفتاة تبسط جناحيها محلّقة بعيدًا برفقة توأم روحها الذي يولد خلقًا آخر. |
| Cynthia başarılı bir işkadını beni kanatlarının altına aldı. | Open Subtitles | سينثيا هي امرأة أعمال ناجحة ضمتني تحت جناحيها. |
| Çünkü bal arılarının tüy - kanat genişliği oranı uçmaları için fazla büyüktür. | TED | لأن نسبة الطنين الى الفراء جناحيها أكبر بكثير مما قد يمكنها من الطيران. |
| Belkide kanatlarını açıp uçmasının zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | بالطبع , ربما قد حان الوقت لتفرد جناحيها وتطير |
| Bir kelebek kanatlarını Çin'de çırpmaya başlar, ve zaman içerisinde bu küçük hava hareketi | Open Subtitles | تبدأُ فراشةٌ ما برفرفَةِ جناحيها في الصين، و معَ مُرور الوَقت |
| kanatlarını boşa çıkartabilir böylece onları oynatmadan içerdeki kanat kaslarının hareketini hızlandırabilir. | Open Subtitles | يمكنها أن تضع جناحيها في حالة عطالة وبذلك ومن دون أن تحركهما يمكنها زيادة حركة عضلات الجناحين. |
| Eğer kelebekten bahsedersen bulup kanatlarını yolarım. | Open Subtitles | إذا ذكرت الفراشة مرة أخرى سأعثر عليها وأمزق جناحيها |
| Eğer kelebekten bahsedersen bulup kanatlarını yolarım. | Open Subtitles | إذا ذكرت الفراشة مرة أخرى سأعثر عليها وأمزق جناحيها |
| "Kafese tıkılmış bir papağan misali kanatlarını özgürce çırpamayan..." | Open Subtitles | كالببغاء المسجونة التي لا تستطيع فرد جناحيها |
| Bir atlet gibi, dişi en iyi performans için kaslarını ısıtmalı ve bunu da kanatlarını güneş panelleri gibi kullanarak yapıyor. | Open Subtitles | كأيِّ رياضي، عليها تحمية عضلاتها لوصول الأداء الأمثل، وتفعل ذلك باستخدام جناحيها كألواح تدفئة شمسية. |
| kanatları arasında ıslık çalan rüzgarla havada süzülüyordu. | Open Subtitles | وهي متأرجحة في الهواء وصفير الرياح بين جناحيها |
| Şimdi ilk kez kanatları, bir engelmiş gibi görünüyor ama, aslında, yine onların yardımıyla nefes alabilmesine olanak tanıyacak olan bir hava kabarcığını yanına alabiliyor. | Open Subtitles | للمرة الأولى، يبدو وأن جناحيها يُمثلان عائق. لكنهم يمدّون لها يد المساعدة مُجدداً، بحجز طبقة مُجوّفة من الهواء تُمكنها على التنفس. |
| Yine de kanatları olması güzel | Open Subtitles | لكنني لا أمانع التحلي بباع جناحيها |
| Beni tamamen kanatları altına aldı. | Open Subtitles | لقد احتضنتنى تحت جناحيها. |
| Bak, kanatlarının altında gamalı haç var. | Open Subtitles | عليها صليب معقوف تحت جناحيها *شعار النازية* |
| Annen seni tam burada, kanatlarının altında tutacak! | Open Subtitles | أمي ستبقيك هنا تحت جناحيها |
| kanatlarının üzerinde (kuş)tüyleri olduğu aşikâr. | Open Subtitles | لها ريش جلي على جناحيها |