| Ama bir hasta, graft versus host hastalığından kurtulsa bile bağışıklık sistemi donör hücrelerini reddedebilir. | TED | لكن حتى إذا تنجب المريض الإصابة بمرض عدم توافق خلايا المضيف، قد يرفض جهازه المناعي خلايا المتبرع. |
| Otonom sinir sistemi çok yavaşlıyor. | Open Subtitles | جهازه المستقل يبدو بطيئاً جداً كأنه يزحف |
| Sinir hasarına neden olmamış ancak kesinlikle bağışıklık sistemini çökertmiş. | Open Subtitles | ربما تكون سببت ضرر بالأعصاب لكن دمر هذا جهازه المناعي |
| Eğer beyin iltihabı varsa, steroidler bağışıklık sistemini zayıf düşürebilir. Foreman. | Open Subtitles | إلا إن كان لديه التهاب بالدماغ عندها سيضعف الستيرويد جهازه المناعي |
| Submukozal kanamalar ve bağırsak duvarının incelmesine bağlı olarak mide-bağırsak sisteminde ülserleşmelerle karşılaşacak. | Open Subtitles | وسوف يصاب بقرحة في جهازه الهضمي بسبب توقف إفراز المادة المخاطية في الأمعاء |
| Richards, Bob Warner'ın bilgisayarına girmek için Nayir'le onun ofisine gitti. | Open Subtitles | وقد اخذ ريتشارد نايير الى مكتب ورنر لاخذ المعلومات من جهازه |
| Sinir sisteminin darbe aldığını düşünüyoruz, bu kasların kilitlenmesine neden olmuş. | Open Subtitles | نحن نعتقد بأن جهازه العصبي قد اصيب, والذي تسبب بإنكماش عضلاته. |
| Bağışıklık sistemi yok olmak üzere. Onu temiz bir odaya almalıyız. | Open Subtitles | لقد أصيب جهازه المناعي يجب أن ننقله لغرفة نظيفة |
| Bunun üzerine bağışıklık sistemi toparlanmış, virüs miktarı azalmış her şey iyiye gidiyormuş, fakat daha da hastalanmış. | Open Subtitles | ثم غير أدويته ارتد جهازه المناعي قلت الفيروسات به، كل شئ يتحسن لكن مرضه يزداد |
| Ondan sonra sinir sistemi vücudun geri kalanına doğru sinyalleri gönderecek. | Open Subtitles | ثم سيبدأ جهازه العصبي بإرسال الإشارات السليمة لبقية أجزاء جسده |
| Organları ve sinir sistemi çalışıyor, ancak bilinci yerinde değil. | Open Subtitles | اعضاؤه و جهازه العصبي تعمل و لكن هو من دون وعي ليتكلم به |
| Bu işlem bağışıklık sistemini ciddi derecede zayıflatacak... | Open Subtitles | هذا الإجراء سوف يُـضعف جهازه المناعى بدرجة كبيرة |
| Eğer yanılıyorsan, steroidler bağışıklık sistemini baskılar ve durumu daha da kötüleşir. | Open Subtitles | إن كنت مخطئاً، سيحبس الستيرويد جهازه المناعي سيزداد سوءاً |
| Şarbona yakalanmasına şaşmamalı. Lepra bağışıklık sistemini zayıflatmış. | Open Subtitles | لا عجب أنه أصيب بالجمرة الخبيثة أضعف الجذام جهازه المناعي |
| Eğer yanılıyorsan, steroidler bağışıklık sistemini baskılar ve durumu daha da kötüleşir. | Open Subtitles | إن كنت مخطئاً، سيحبس الستيرويد جهازه المناعي سيزداد سوءاً |
| Submukozal kanamalar ve bağırsak duvarının incelmesine bağlı olarak mide-bağırsak sisteminde ülserleşmelerle karşılaşacak. | Open Subtitles | وسوف يصاب بقرحة في جهازه الهضمي بسبب توقف إفراز المادة المخاطية في الأمعاء |
| Fakat bu durumda çoğu mide-bağırsak sisteminde olmuş olurdu. | Open Subtitles | لكن في هذه الحالات، معظمهم يكون في جهازه الهضمي |
| Bay Bloom, kendi bilgisayarına ve benimkine sahip, bu yansıtma oluyor bulduğu şey bu. | Open Subtitles | هو لديه جهازه المحمول وانا لدي هذا الجهاز الذي يكون بمثابة المرآه لجهازه |
| - Bilemiyorum. Kas sisteminin biraz daha gelişmesi gerekiyor. Belki birkaç hafta daha kalabilir. | Open Subtitles | لستُ أعلم، إن جهازه العضليّ يمكن له أن ينمو أكثر لربّما في غضونِ بضعة أسابيع |
| bilgisayarı mühendislik altağına bağlı. | Open Subtitles | إن جهازه على اتصال بالشبكة الهندسية الفرعية |
| İletişim cihazını aldım. | Open Subtitles | أنتهزت الفرصة واخذ جهازه الأتصالي |
| Yine kendini kaybederse bunu sinir sistemine enjekte et. Şayet ulaşabilirsen ensesinden vur. | Open Subtitles | لو بدأ في فقدان السيطرة على نفسه، صوبيه إلى جهازه العصبي خلف عنقه، لو بمقدوركِ فعل ذلك |
| Yani biri Chris Jacoby'e vücudunda bulunan ilacı içmesi için para ödedi. | Open Subtitles | إذاً, تعتقد أن أحداً ما دفع لـكريس جاكوبي ليتناول عقاراً ما كالذي وجدناه في جهازه. |
| evrenin sonunda sıkışıp kalacaksan eski bir zaman ajanı ve onun Girdap Kumandası ile sıkışıp kal. | Open Subtitles | فافعل هذا بصحبة عميل زمني سابق ومعه جهازه للمناورة في دوامة الزمن |
| Bütün laboratuar kapılarına akıllı kart girişli bilgisayar kilitleri koymuş. | Open Subtitles | لقد أقفل جهازه ببطاقة ذكية و كذلك جميع أبواب المخبر |
| Çünkü beni deli bir parayla bilgisayarını tamir etmem için bıraktı. | Open Subtitles | ولأنه ترك لي مبلغا طائلا مقابل تصليح جهازه الكمبيوتر |