| Kim isterse üstünü arayabilir. Sonya, Ceplerini boşalt. | Open Subtitles | اختر من تشاء, فليفتشها من تريد أن يفتشها, افتحي يا سونيا جيوبك |
| Hatta Ceplerini doldurmak için bölgendeki insanları gasp ediyorsun. | Open Subtitles | فإنك تملؤ جيوبك بأموال الدولة كما يحلو لك |
| Ellerini kaldır ve Ceplerini boşalt bayım. Bunun için çok geç. | Open Subtitles | إنتحبى للسماء أفرغ جيوبك يا سيد لقد تأخرتم على هذا |
| hava alanında Ceplerinizi boşalttığınızda, anahtarlarınız, kaleminiz çakmağınız ve bir kaç şey daha vardı. | Open Subtitles | حين فرغت جيوبك في المطار كانت مفاتيحك في الحلقة وولاعتك وشيء آخر |
| Öyleyse, çıkar ellerini cebinden, hislerine de bir son ver. | Open Subtitles | حسناً , أخرج يديك من جيوبك . و توقف عن الشعور بهذا |
| Hayır işi adı altında milyonları toplayıp hepsini cebine indirdin. | Open Subtitles | أنت إختلست الملايين من الدولارات قد قصدت للصدقة إلى جيوبك. |
| Ceplerini boşalttıktan sonra bana ne istersen diyebilirsin. | Open Subtitles | بوسعك أن تدعوني بما تشاء بعدما تفرغ جيوبك |
| Yani sen Ceplerini altınla doldurabilesin diye beni tehlikeye mi sürükledin? | Open Subtitles | وضعتني بخطر حتى يمكنك ملئ جيوبك بالذهب ؟ |
| İstersen Ceplerini taşla doldur ve denize girip yürümeye devam et. | Open Subtitles | املىء جيوبك بالحجر وامشي على البحر واستمر بالتقدم |
| Bir daha gizli planlar yapmak istersen önce Ceplerini kontrol et. | Open Subtitles | في المرة القادمة التي تخطط بها بسرية تفقد جيوبك |
| Sen. Buraya gel ve Ceplerini boşalt. | Open Subtitles | أنت، تعال هنا وأفرغ ما في جيوبك |
| Tıpkı Ceplerini boşaltır gibi hafızanı boşaltacağız... | Open Subtitles | نخن فقط سوف نفرغ ذاكرتك كما نفرغ جيوبك |
| Ceplerini derhal boşaltmazsan, polis çağıracağım. | Open Subtitles | الآن... إذا لم تُفرغ جيوبك الآن,سوف أتصل بالشرطة. |
| Nakit para lazım. Ceplerini boşalt. | Open Subtitles | أحتاج بعض النقود أفرغ جيوبك على المنضدة |
| Sizi bu işe sokan, Ceplerinizi parayla dolduran, annelerinize destek vermenize yardım eden kimdi? | Open Subtitles | من الذي أحضر لك كل شئ لعين ؟ وضع الأموال فى جيوبك ساعدك فى علاج أمك |
| Sizi bu işe sokan, Ceplerinizi parayla dolduran, annelerinize destek vermenize yardım eden kimdi? | Open Subtitles | من الذي أحضر لك كل شئ لعين ؟ وضع الأموال فى جيوبك ساعدك فى علاج أمك |
| Manzaranı bozmak istemem ama ellerini cebinden çıkar ve buradan defol git. | Open Subtitles | لا أريد قطع مشاهدتك لكن , إخرج يداك من جيوبك و إرحل من هنا |
| Kaçamaklarınla alakalı hiç bir şey cebine girmeyecek nefesine yada derine de. | Open Subtitles | أياً من علاقاتك الغرامية يَعلق إلي جيوبك, أو بتنفسك أو ببشرتك |
| Bugün naklettiğin karaciğer, senin cebini parayla dolduran, sağlıklı bir genç kıza aitti. | Open Subtitles | الكبد الذي زرعته اليوم ينتمي لشابة موفورة الصحة والتي ماتت حتى تملأ أنت جيوبك |
| Ellerini Ceplerine sok. Ve orada tut. | Open Subtitles | ضع يدك فى جيوبك وأبقهم بالداخل |
| Hemşire: Ceplerinde birşey yok, değil mi Mike? | TED | الممرضة : لا يوجد شيء في جيوبك .. أليس كذلك ؟ |
| Cebinde daha fazla para olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد أن يكون لديك مال أكثر فى جيوبك أنا أريد أن أكون فخورة بك |
| Lütfen geri gidin ve bütün metal objeleri cebinizden çıkarın. | Open Subtitles | ارجع للخلف من فضلك و اخرج كل الاشياء المعدنية من جيوبك |
| Ellerini ceplerinden çıkart evlat. | Open Subtitles | أخرج يديكَ من جيوبك ، يا بنيّ |
| Ceplerinizde ne varsa bu zarflara yerleştirin. | Open Subtitles | من فضلك, ضع ما بقي في جيوبك في الظرف. |
| Kan beynine sıçrayıp cebin altınla dolduğunda bunu yeniden konuşalım. | Open Subtitles | عندما يرتفع الادرينالين لديك وتمتليء جيوبك بالذهب |
| Ama şu anda cebiniz bomboş olduğuna göre, size bu 25 rubleyi vermeyi teklif ediyorum. | Open Subtitles | لكن بما أن جيوبك خاوية الآن اسمح لي الإلحاح على إعطائك هذه الـ25 روبل |
| Her elbise değiştirdiğinde, ceplerin anahtar ve bozuk para ile dolu oluyor. | Open Subtitles | في كل مرة تغيّر الملابس تملأ جيوبك بالنقود أو المفاتيح |
| - Tekrar soruyorum cebinizde ne var? | Open Subtitles | لا شيء - سيدي سأعيد ما قلته ماذا في جيوبك ؟ - |