| ceplerimi şişe su ve mısır ekmeği ile doldurduğumu bilmiyorlar bile! | Open Subtitles | لا يعرفون حتّى أن جيوبي ملأى بقناني الماء و خبز الذرة |
| Ön sundurmada ceplerimi yoklayarak duruyorken anahtarlarımın olmadığını farkettim. | TED | وأثناء وقوفي على الشرفة الأمامية، كنت أتحسس جيوبي بحثا، فأكتشفت أن مفاتيحي ليست معي. |
| ceplerim boş olmasına rağmen içimde, her zaman dövüş patronu gibi hissettim. | Open Subtitles | داخلي، دائماً ما شعرت بأنني مبّذر بالرغم من أن جيوبي كانت فارغة |
| Ceplerimde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس لدي شيء في جيوبي. لا شيء. رجل يتحدث لغته الأصلية: |
| Birkaç ay önce, Ceplerime simit doldururken, yakaladı beni. | Open Subtitles | -قبل عدة أشهر, لقد أمسك بي و أنا آخذ من إفطار الكنيسة وأضعه في جيوبي |
| Çünkü bir sonraki bağışta ellerini cebimde daha derine daldırabilecekler. | Open Subtitles | حتى يتمكنوا من الحفر أعمق في جيوبي للوصول للمشاركة القادمة |
| Ne zaman bir lokantadan çıksam, bir şey unuttum mu diye ceplerimi yoklamak zorundayım. | Open Subtitles | كل مرة أغادر مطعما، أخرج ما في جيوبي لأرى إذا كنت تركت أي شئ وراءي. |
| Çünkü ben orada yatarken insanlar bana tükürüp, ceplerimi boşaltacaklardı. Çünkü ben orada yatarken insanlar ceplerimi boşaltacaklardı. | Open Subtitles | لأني سأستلقي هناك وسيبصق الناس عليّ ويفرّغون جيوبي |
| Anladığım kadarıyle tüm ceplerimi boşaltmışlar, bir tek bıçağı ve bunu bırakmışlar. | Open Subtitles | لقد افرغوا جيوبي الا من سكيني و هذه الصورة |
| Her neyse, herkesin önünde hatta Jake Slater'da dâhil bana tüm uğurlu eşyalarımı çıkarttırarak ceplerimi boşalttırdılar. | Open Subtitles | على اي حال , جعلوني افضي جيوبي مع كل مفاتني التي تجلب الحظ ومنهم جايك سلاتر |
| Artık ceplerimi karıştırmaman lazım. | Open Subtitles | حسناً، ربما لـم يكن عليكِ أن تتفقدي جيوبي. |
| Gün sonunda... ceplerim yine boş. | Open Subtitles | تعال في نهاية اليوم مع ذلك ستظل جيوبي فارغة |
| ceplerim boşaldı. Biraz boşaltıma ne dersin? | Open Subtitles | جيوبي فارغة ، استطيع ان اتبرز. |
| Hadi ama, Ceplerimde bulabileceğiniz tek şey,.. ...avukatımın kartviziti. | Open Subtitles | بربّك، الشيء الوحيد الذي ستجده في جيوبي هي بطاقة محاميي |
| Vuracaksan vur. Ceplerimde bir şey yok. | Open Subtitles | أطلق النار علي إن شئت، جيوبي خالية |
| Ceplerime bak. | Open Subtitles | أنظري في جيوبي. |
| cebimde sizin paranızdan bu kadar çok varken etrafta gezinmek beni biraz geriyor. | Open Subtitles | أنا ستعمل يشعرون قليلا العصبي يتجول مع كل أموالك في جيوبي. |
| sinüs boşluklarım tahriş edicilere karşı oldukça hassastır. Mm! | Open Subtitles | جيوبي الأنفيه حساسه في الشهور الخمسه الماضيه |
| Cebimi karıştırdın. | Open Subtitles | ذهبت من خلال جيوبي. |
| Galiba kulaklarımın cebimden daha büyük olduğunu söyleyebilirsin. | Open Subtitles | اعتقد انك يمكن القول أذني هي أكبر من جيوبي. |
| Hayır. Durma. Sanırım sinüslerim açılmaya başladı. | Open Subtitles | لا، لا تتوقّف الٓآن أظن أنّ جيوبي الٔأنفية تنفتح |