Daha az kanlı ve sert olanlarla başlamak sence de iyi olmaz mı? | Open Subtitles | هل لا تريد البدء بشئ أقل ضرر و حازم ؟ مثل ماذا ؟ |
Evet ama ben sert adamım, beni çok etkilemiyor. | Open Subtitles | أجل, ولكني حازم في مثل هذه الأمور لذا فهي لا تؤثر في فعلا |
kararlı bir ses tonuyla manyağın ellerini arkasında kavuşturarak yere yatmasını isteyin. | Open Subtitles | بصوت حازم اطلب من المجنون الانبطاح أرضاً ووضع يديه خلف ظهرة |
St. Mark'a yakınım, birkaç müteahhit onu yıkıp yerine apartman dikmekte kararlı. | Open Subtitles | قرب ست مارك، حتى بعض المطوّر حازم لتحويله إلى الشقق الخاصّة. |
Hep o gittiğimiz kafede. Hazim'in yerinde. | Open Subtitles | في ذلك المقهى الذي نذهب إليه دائما، مقهى "حازم" |
Ben 12 yaşındayken, annem işe dönmeye karar verdi. | Open Subtitles | لذا، متى أنا كنت 12، أمّي حازم للعودة إلى العمل. |
Hava saldırısında ölen Ebu Hazem ve Umm Cabir'in oğlunun katillerinden intikam almaya karar verdik. | Open Subtitles | لقد قررت القيادة أن تكون هناك عملية إنتقامية ردا علي عملية إغتيال الشهيد أبو حازم وإبن ام جابر الولد الذي إستشهد معه في القصف |
Sertsin ama bir sırrın var. | Open Subtitles | أنت حازم لكن لديك سرّ |
kertekin iftiharla takdim eder. | Open Subtitles | حازم فاروق تعديل التوقيت: عبد العزيز الطوسي |
Son zamanlarda benim gibi sert ve maskülen birinin ilgilenmemesi gereken bir şeyle amatörce ilgileniyorum. | Open Subtitles | مؤخراً كنت أمارس هواية لشيء لا يفترض لرجل حازم مثلي أن يمارسها |
O, sadece insanların bu konuda ne kadar ciddi olduğumuzu anlamaları için yapılmış, sert bir konuşmaydı. | Open Subtitles | ذلك كان مجرد خطاب حازم ليعرف الناس بإننا جادون |
Onlara kendilerini nasıl saklayacaklarını öğretiyoruz, çünkü, Nijerya'da dendiği gibi "sert adam!" | TED | نعلمهم إخفاء وجههم الحقيقي، لأنه عليهم أن يكونوا، وفق المعتقد النيجيري، "رجل حازم!" |
İşte o, Hollywood asilzadesi gibi, ben de Detroit'ten sert çocuk, [Dolly] ise Tennessee'deki yoksul bir kasabadan Güneyli bir çocuk ve kadınlar olarak birbirimizle ne kadar uyumlu olduğumuzu gördük ve bizler -- güldük -- ömrümüze en azından on yıl eklemişizdir. | TED | ها هي، مثل ملوك هوليوود، أنا أشبه طفل حازم من ديترويت، [دولي] مثل طفل جنوبي من مدينة فقيرة في ولاية تينيسي، ووجدنا أننا متزامنات جدا كنساء، ويجب علينا-- ضحكنا-- يجب علينا إضافة عقد إلى حياتنا. |
Biliyor musun Alan, içinde bir yerde çok kararlı bir insan yatıyor. | Open Subtitles | في مكان ما بداخلك هناك شخص حازم |
Bu insanlar için hayatını riske atmaya kararlı mısın? | Open Subtitles | أأنت حازم على المُخاطرة بحياتك لأجلهما؟ |
Şimdiye kadar kararlı ve sadık biri oldun ve şimdi bir delisin. | Open Subtitles | فقط يكون حازم و قوي في بعض الاحيان . و الذي يبدو انه قد جن . |
Hazim boğazlarında yunusları kovaladım. | Open Subtitles | "لقد طاردت الدلافين عبر "مضيق حازم |
Hazim'in Kafesi, "Dünyadaki En Romantik Mekan" | Open Subtitles | مقهى "حازم"، "الأكثر رومانسية عالميا" |
Hazim boğazlarındaki yunuslar. | Open Subtitles | "دلافين في "مضيق حازم |
İşte bu yüzden bazıları yardım almak için başka yerlere bakmaya karar verdi. | Open Subtitles | ولِهذاالبعضمِنْهم حازم لنَظْر في مكان آخر للمساعدةِ. |
Enişten seni bugün görmemeye karar verdi. | Open Subtitles | عمكِ حازم لأن لا يراكِ بعد اليوم |
Hazem, Ramzi Yusuf'un arkadaşıydı. 90'larda İran'da tanıştınız. | Open Subtitles | (حازم) صديقٌ لـ(رمزي يوسف) لقد تقابلت أنت وهو في (ايران) في التسعينات |
Sertsin ama bir sırrın var. | Open Subtitles | أنت حازم لكن لديك سرّ |
kertekin iftiharla takdim eder. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting\fs45\cFF0000\3cFFFFFF}ترجمة : حازم فاروق |