Ama aşağıda güneyde çok özel bir statüye sahip küçük bir ışığa sahipti. | TED | بالرغم من ذلك ، هناك بعض الضوء في الجنوب لديه حالة خاصة جدا. |
Bak, iyilik istemekten nefret ederim ama bu özel bir vaka. | Open Subtitles | اسمع، أكره أن أطلب معروف مثل هذا ولكن هذه حالة خاصة |
Lütfen ama, sen o kadar da özel biri değilsin. | Open Subtitles | أرجوك، لست حالة خاصة |
Beni özel biri yapmaz bu tabii. | Open Subtitles | , وهذا لا يجعلنى حالة خاصة |
Bu derin bir fakirlik değil. özel bir durum, büyük olasılıkla Güney ve Doğu Afrika'daki bazı ülkelerdeki veya ülkelerin bazı kısımlarındaki heteroseksüel nüfusun bir bölümünün aynı andaki cinsel partnerliği. | TED | انها ليست بسبب الفقر المدقع. انها حالة خاصة على الأرجح تتعلق بعدد الشركاء الجنسيين في قسم من السكان في بعض الدول, أو في بعض المناطق في الدول في جنوب وشرق أفريقيا. |
Her yerde, zengin ve fakir için özel durumlar olmamali çünkü cephedeki herkes birileri için özel bir durum. | Open Subtitles | الكبير والصغير , الغني والفقير لايجب أن يكون هناك حالات خاصة لأن كل رجل في الجبهه يعتبر حالة خاصة لأحد ما |
Onu vurmayın, özel birimde o. | Open Subtitles | انه سجين في حالة خاصة |
Dişiler ise bir çeşit varyant gibi-- basit çalışmalardan sonra araştırılması gereken özel bir şeymiş gibi görülüyor. | TED | والإناث كصورة مختلفة من النوع، حالة خاصة نتطرق لدراستها فقط بعد دراسة الصورة الأصلية. |
Bir cinayet, işlendiği dakika emsal vak'alarla alakası olmayacak şekilde özel bir hal alır. | Open Subtitles | ففي الدقيقة التي ترتكب فيها جريمة سرعان ما تتحول هذه الجريمة إلى حالة خاصة لا تشبه غيرها |
Ve şimdi bu seferki çok çok özel bir durumda. | Open Subtitles | والآن، هذه الواحدة هي حالة خاصة جداً جداً |
Yine de, Kırk yedi Numaranın, Teresa'nın kanı ve etini aldığı için özel bir durumu var. | Open Subtitles | على أية حال , أتذكر أن العضو رقم 47 كانت حالة خاصة لقد ورثت لحم و دم تيريزا |
Chloe özel biri. | Open Subtitles | كلوي حالة خاصة |
Bunu genellikle yüz yüze yapmadığımızı biliyorum ama bu sefer ki özel bir durum. | Open Subtitles | أعرف أننا لا نفعل هذا شخصيًا عادة، لكن هذه حالة خاصة |
Evet, efendim, ama-- ama bu yaratık-- özel bir durum. | Open Subtitles | أجل ، سيدي ، لكن ... لكن هذا مخلوق ذو حالة خاصة |
Bu özel tip bir durum. | Open Subtitles | .هذه حالة خاصة .أنها حالة مضحكة نوعا ما |
Ulan sen özel birimde değil misin! | Open Subtitles | انت سجين في حالة خاصة |