| Zavallı şey, 18 aylık hamile gibi görünüyor. Umarım ikiz değildir. | Open Subtitles | يالها من مسكينة حوالي 18 شهر حبلى, تمنّي أنهم ليسوا توائم |
| Eğer hamile bir kadın görürsem... gözlerim yorulana kadar... ağlıyacaktım. | Open Subtitles | إذا رأيت إمرأة حبلى حتى أبكي حتى تود عيوني السقوط |
| Bana hamile olduğunu söyledi... ama kötü bir espri yaptığını farz ettim. | Open Subtitles | أخبرتني أنها حبلى لكني افترضت أن ذلك ناجم عن حس الدعابة لديها |
| Ben hamileyim ama sen ne kupon, ne spa günü ne domuz rosto, ne sürpriz ne eğlenceli bir şey yaptın benim için. | Open Subtitles | حسناً، أنا حبلى وأنت لم تعرض علي قسائم.. أو يوم في المنتجع أو خنزير مشوي أو مفاجئات أو أي من تلك الأشياء المرحة |
| Grip aşısı için geldi, önlem ve kontrol için kan testi yaptırdım, labaratuardan aradılar ve hamile olduğunu söylediler. | Open Subtitles | جاءتْ في سابقةِ ل طلقة إنفلونزا، رَكضتُ لجنة دمِّ ك إجراء إحتياطي، والمختبر فقط دَعا وقالَ بأنّها كَانتْ حبلى. |
| 22 yaşında hamile, yolcu koltuğundaymış, çarpışma onun tarafında olmuş. | Open Subtitles | حبلى تضع الحزام بعمر 22 سنة راكبة كسور من جانبها |
| Eğer hamile olmasaydım bugünü tatil ilan eder bara giderdik. | Open Subtitles | لو لم أكن حبلى لكنّا أنهينا الجلسة وذهبنا إلى الحانة |
| Bazı testler yaptı ve bana bebeğimi kaybetmediğimi çünkü hiç hamile kalmadığımı söyledi. | Open Subtitles | أجرى بعض الفحوصات وأخبرني أنني لم أخسر الطفل لأنني لم أكن حبلى أساساً |
| Şimdi de, kocanızın başka bir kadınla ilişkisi olduğunu üstelik bu kadının hamile olduğunu öğrendiğinizde tepkiniz ne oldu? | Open Subtitles | الآن لنتحدث عن ردة فعلك حين سماعك بأنه ليس فقط زوجك كانت له مغامرة، بل جعل إمرأة اخرى حبلى. |
| Sonra bir gün beni aradı ve.. ...hamile olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وفي يوم اتصلت بي وقالت انها حبلى أعتقد أنه إبني |
| Gemiciler buraya getirip bıraktıklarında, gözleri mosmor olmuş hamile olan bir acuzeydi. | Open Subtitles | تلك الجنية الشريرة الزرقاء العينين قادها البحارة إلى هنا حبلى و تركوها |
| Onların kaderi çizilirken anneleri daha hamile olduğundan bile habersizdi. | Open Subtitles | كان مصيرهما مقدوراً حتى قبل أن تعرف أمهما أنها حبلى. |
| Çünkü hamile bir kadını ameliyat edeceğiz ama durumun hakkında bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | لأنني على وشك إجراء جراحة لامرأة حبلى ..وليس لديَّ فكرة إن كنتِ بحالة |
| O benim kocam, ben hamile iken başkasıyla ilişkisi vardı. | Open Subtitles | إِنهُ زوجي، كانت لديه علاقة غرامية بينما أنا كنت حبلى |
| Kıyafetin içindeki yastık ve Bebek İsa seni tamamen hamile gösterdi. | Open Subtitles | أجل. بين الوسادة ورضيع المسيح ،الذي يرفع فستانك .أنت تبدين حبلى |
| İri, şişman ve hamile olduğumda hala benimle seks yapmak isteyecek misin? | Open Subtitles | هل سوف تزال تود ممارسة الجنس معي حتى وأن أصبح حبلى بدينة، |
| Bir şey yapıyorsan ve nedeni hamileyim diye beni kızdırmaksa o kadar alçalmışsın ki bir daha düzelemezsin. | Open Subtitles | إذا كنت تفعل شيئاً و تحاول أن تجعلني أبدو مجنونة لأنني حبلى حينها ستدرك أنك تغرق ببطئ بحيث سيفوت الآوان لكي تتعافى |
| Bir şey yapıyorsan ve nedeni hamileyim diye beni kızdırmaksa o kadar alçalmışsın ki bir daha düzelemezsin. | Open Subtitles | إذا كنت تفعل شيئاً و تحاول أن تجعلني أبدو مجنونة لأنني حبلى حينها ستدرك أنك تغرق ببطئ بحيث سيفوت الآوان لكي تتعافى |
| Şu anda öğrenmek istediğim; neden hamilesin ve bu nasıl iş? | Open Subtitles | لذا ما أريد معرفته الآن هو لماذا أنت حبلى الآن وكيف حدث ذلك؟ |
| Ve anneme nasıl söyleyeceğimi çözmeye çalışıyordum. Annem bana hamileyken göğüs kanserine yakalanmıştı. | TED | وكنت أفكر كيف سأخبر والدتي، التي كانت مصابة بسرطان الثدي حينما كانت حبلى بي. |
| Bayan Todd yeni bir bebeğe hamileydi. | Open Subtitles | كانت حبلى تتوقع قدوم الطفل الرابع فى أى لحظه |
| Sadece altı aylık evlilermiş. Kız hamileymiş. Adam depresyon tedavisi görüyormuş. | Open Subtitles | لقد تزوجا لستة أشهر ، وكانت حبلى ، وقالت أن لدىابنهاحالةمنالإحباطوالتوتر.. |
| Hayır, geçen senekide berbattı, ve ben o zamanda hamileydim. | Open Subtitles | لا , لقد حصلنا على السيئة السنة الفائتة و كنت حبلى حينها أيضاً |
| Aile dışından biri kraliyet kanı taşıyor. | Open Subtitles | هناك إمرأة من خارج العائلة حبلى بطفل من دم ملكي. |
| Yasaların sanki boşluğu biçimlendirecek, varoluşa gebe olmasını sağlayacak bir ontolojik gücü ya da etkisi var. | TED | القوانين لها نوع من النفوذ والقوة الوجودية والتي يمكنها تشكيل اللاتكون في ما قبل الخليقة، والتي هي حبلى بالوجود. |
| Tatlım hamilelik nasıl bir şey hatırlıyorum.Doğal çağrı | Open Subtitles | عزيزتي ، اعرف ان هذا يعني انك حبلى .. انا اذكر اوه .. |
| Ama endişelenmeyin, hamilesiniz. | Open Subtitles | لَكنَّك حبلى لاتقلقي |
| Karım nüfus patlamasından nefret ediyor ama çocuk sahibi olmaya aldırmıyor, çünkü çok kolay çocuğu oluyor. | Open Subtitles | زوجتي أيضاً تكره الإنفجار السكاني و لكنها لا تمانع بالإحتفاظ بهم. لأنها تصبح حبلى بسهوله, صحيح |
| Sen hamileydin. - Boşuna anlatma. | Open Subtitles | كان لديه مستقبل وأنت كنت حبلى أبعدني عن التفاصيل |
| Ama o hamileyim diyorsa, hamiledir. | Open Subtitles | لكن لو أنها تقول أنها حبلى فهي كذلك |