| Meraktan değil ama, Grayson aradığında sesi üzgün geliyor muydu? | Open Subtitles | من باب الفضول عندا إتصل غرايسون هل بدى حزينا ؟ |
| Ben sana bir oğul vereceğim ve sen de artık üzgün olmayacaksın. | Open Subtitles | لذا انا سأحمل لك طفلا, وانت سوف لن تكون حزينا بعد الان. |
| Biraz üzgün görünüyordu, çünkü yüz yıl önce, onların gelip sahip olunan her şeyi aldığını söyledi. | TED | كان يبدو حزينا قليلا , لانه قال , انه منذ مئة عام ذهبوا واخذوا كل شيء من من يملكون |
| Bay Jordan, bence o çocuktan dolayı hala utanmanız çok üzücü. | Open Subtitles | أعتقد بأن هذا حزينا لأنك لا زلت خجلان من ذلك الفتى |
| Bu terzi, onun parasını almadığı zaman çok mutsuz olur. | Open Subtitles | هذا الخياط سيكون حزينا جدا عندما لا يحصل على أمواله |
| Birincisi vücut kanalı. üzgün birisiyle konuşursanız, üzgün bir ifade ve duruş edineceksiniz ve ne olduğunu anlamadan kendinizi üzgün hissedeceksiniz. | TED | واحدة هي قناة الجسد. إن تحدثت إلى شخص حزين، ستتقمص تعبيرا حزينا وحالة حزينة، وقبل أن تدرك ذلك، تشعر بالحزن. |
| Gerçek depresyon, hayatınızda bir şeyler yolunda gitmediğinde üzgün olmak değildir. | TED | الإكتئاب فعليّ ليس أن تكون حزينا عند حدوث شي سيء في حياتك. |
| Ben üzgün olduğum zamanlar anne ve babamın yanında yatardım. | Open Subtitles | عندما أكون حزينا كنت أقفز على سرير أمي وأبي |
| Günün en iyi haberini aldın ve burada üzgün üzgün oturuyorsun. | Open Subtitles | لقد سمعت أحسن خبر لهذا اليوم و تجلس هنا حزينا |
| Geçenlerde o kadar üzgün görünüyordu ki St. Antoine Kilisesi'ne gidip mum yakacaktım. | Open Subtitles | لقد كان حزينا جدا قبل أيام لقد صليت من اجله لسانتا أنتوني |
| Onun haykırışını duyuyorum çok ama çok üzgün olmalı | Open Subtitles | أسمع صوته الوحيد الباكي ، حزينا جدا بالتأكيد |
| Gece vakitleri üzgün olurum. | Open Subtitles | تعتقد كذلك؟ لأن أوقات الليل تجعليني حزينا |
| üzgün olmamamı rica etti. Ama bunu yapamam. | Open Subtitles | لقد طلبت مني الا اكون حزينا, لكني لا استطيع منع نفسي |
| üzücü olmasına çalışmıştım. | Open Subtitles | حسنا .. أتعرفون لقد بدأت حزينا لكني حقا أحاول ان افعل ذلك |
| Primo Levi Auschwitz'i alıyordu... Bu üzücü değil! | Open Subtitles | بينما أخذ بريمو إلى المجزرة النازية هذا ليس حزينا |
| Gerçek depresyon, hayatınızda her şey yolundayken mutsuz hissetmektir. | TED | الإكتئاب هو أن تكون حزينا عندما يسير كل شيء في حياتك بشكل جيد. |
| İnsanlar sakalın beni hüzünlü gösterdiğini söylüyor bu yüzden ben de düşündüm ki, eğer... | Open Subtitles | الناس يقولون بأنها تجعلني أبدو حزينا لذا ففكرت في هذا الامر |
| Ve bu beni oldukça üzüyor çünkü işlerin yolunda gitmediğini görmekten yoruldum ve sıkıldım artık. | TED | وهذا يجعلني حزينا جدا، لأنني سئمت وتعبت من الأشياء التي لا تعمل. |
| Okula bir ay falan gitmediği için de çok üzgündü. | Open Subtitles | وهو كان حزينا جداً بحيث توقف عن الذهاب للمدرسة لمدة شهر تقريبا |
| Ölümünden evvel felâketin bu denli acıklı ve insanın içine işleyen bir yapıda olduğunun farkında değildim. | Open Subtitles | المأساة هي أنني لم أعرف كم كان حزينا أو عميقاً |
| Hayır, beni üzdü. Benimde bir çocuğum var. | Open Subtitles | لا ، إنها تجعلني حزينا فأنا لدي ابن |
| Hikayesini anlatınca yüzü çok kederli bir hal aldı. | Open Subtitles | فأصبح وجهها حزينا للغاية حين روت لي الحكاية |
| Onu köprünün oradan çıkardım. Akıntıyla sürüklenmeye bırakılmasına üzülmüş gibiydi. | Open Subtitles | أنا أخرجته بالقرب من الجسر بدا حزينا لتركه يعــوم بعـيدًا |
| Arkadaşın Teğmen Chen'i olanları duyunca, çok üzüldüm. | Open Subtitles | لقد كنت حزينا جدا لسماع خبر صديقك المساعد تشين |
| Bir süre işe yaradı. Herşey bir anda uzaklaştı. Çok üzücüydü. | Open Subtitles | لقد عمل للحظه.كل شئ ذهب بعيدا.لقد كان شيئا حزينا.حزيناجدا جدا |
| Arkadaşlarım öldüğü için üzgündüm. | Open Subtitles | سعيدا لكوني علي قيد الحياه ام حزينا لرحيل اصدقائي |
| Ve bu yüzden çok üzülürüm. | Open Subtitles | وأبقى حزينا جدا جدا بسبب هذا |
| Şimdi seni bu kadar üzen ne? | Open Subtitles | كنت سعيدا . ما الذي يجعلك حزينا حتى الآن؟ |