- bir dokümanter, tamam mı? Mülakat yaptığım insanlar hakkında. | Open Subtitles | إنه وثائقي, حسناً, إنه بشأن الأشخاص الذين أعمل مقابلة معهم. |
Dehşet bir adam, küçük bir kampı yönetiyor, senin gibi yolunu kaybedenler için. | Open Subtitles | حسناً .. إنه رجل .. ويدير مُعسكر صغير في الأسفل لأناس مثلك .. |
Çünkü beni hiç babası dışında başka bir erkeğin yanında görmedi. | Open Subtitles | حسناً, إنه لم يسبق أن رآني مع رجل آخر غير أبيه |
1 aydır çıkıyor olmamıza rağmen bir kere bile bana kız arkadaşım demedi. | Open Subtitles | حسناً, إنه لم يتصل بي منذ شهر, لذا لا أعتبر نفسي عشيقته فعلاً |
O, tekerlek-bacaklı melez bir robot. | TED | حسناً .. إنه رجل آلي لديه نظام هجين للسير من أرجل وعجلات |
Epey iyi, yanlızca küçük bir ayrıntı, Paul ortalıkta gezinerek aşıların ne kadar değerli ve önemli olduklarını anlatıyor ve insanların mızıklanmayı kesmeleri gerektiğini söylüyor. | TED | حسناً , إنه جيد , ماعدا أن بول يذهب ليتحدث عن الأمصال ويتحدث عن مدى فائدتها وقيمتها وأنه ينبغي للناس إيقاف الأنين. |
Çok cazip bir teklif, ama maalesef, uygulanabilir değil. | Open Subtitles | حسناً, إنه منصبٌ جذّاب جداً، ولكنه لسوء الحظ, غير عمليّ. |
Yalancı bir adama takılıp kalmaktan çok daha iyi. | Open Subtitles | أعني,يجب أن تكون قدوة حسناً,إنه أفضل من شخص مدمن |
Peki, şöyle bir şey: | Open Subtitles | حسناً, إنه كالتالي : كنت أسير الطريق وحيدة |
- İyi yemek yapıyor, anladık. bir insan hakkında ne açıklar ki bu? | Open Subtitles | حسناً , إنه طباخ جيد ماذا حقاً يخبرك ذلك ؟ |
Tamam. Bu otlarından yapılmış geleneksel bir Çin tedavisi. | Open Subtitles | حسناً إنه علاج من الأعشاب من التراث الصيني |
O zaman, sana yakışmış. bir ara ödünç alabilirsin. | Open Subtitles | ـ مقيده بشريط كهربائي ـ حسناً إنه يلائمك |
Bu, bir olay anındaki standart prosedürdür, ve şimdikinin gerçek olduğunu biliyorlar. | Open Subtitles | حسناً إنه أجراء طبيعى فى حاله حدث فعلى وهم يعرفون أنه حقيقى هذه المره |
Muhtemelen ciddi olduğunu bilmiyordu. O kadar da büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | حسناً, إنه على الأرجح لم يعلم أنكِ جادّة. |
Şey, bu gurur duyulacak bir şey değil, evlat... ama sen bize bütün hikayeyi anlattın... ve o sana fazla seçenek bırakmamış. | Open Subtitles | حسناً إنه لاشيءَ لنفخر به ، يابني ولكنكَ أخبرتنا القصة بأكملها ولكنهُ لم يعطكَ الكثير من الخيارات |
Sen bir kilide uyuyorsun. Kilit gibi bir şeye. | Open Subtitles | فأنتِ تتلائمين في القفل حسناً إنه مثل القفل |
Seninle tanışmak bir zevk. | Open Subtitles | حسناً .. إنه لمن دواعي سروري التعرّف عليك |
Aslında, bu iyi bir gübre. Hayatta hiçbir şeyi boşuna harcamamlısın evlat. | Open Subtitles | حسناً إنه جيد لها عليك أن تضيع أي شيء في هذا العالم يا بني |
Dur, şundan bir fırt daha çekeyim. | Open Subtitles | لا أريد أن يحدث مكروه بسبب ذلك حسناً إنه يرن , خذ |
Henüz hepsini bitirmedi. Önünde hâlâ uzun bir yol var. | Open Subtitles | حسناً إنه لم ينته منه بعد لا زال علية الكثير لينهية |