| Bu gece duyup görebileceğin her şey ile ilgili tam dokunulmazlık istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ حصانة كاملة بالنسبة لأي شيء قد تراهُ أو تسمعهُ هذه الليلة |
| Size vermek üzere olduğum bilgi karşılığında tamamen dokunulmazlık istiyorum. | Open Subtitles | أريد حصانة تامة لقاء المعلومات التي أوشك أن أخبرك بها. |
| Size vermek üzere olduğum bilgi karşılığında tamamen dokunulmazlık istiyorum. | Open Subtitles | أريد حصانة تامة لقاء المعلومات التي أوشك أن أخبرك بها. |
| Olmaz. Çünkü Hassan' ın diplomatik dokunulmazlığı var ve bu görev resmiyet kazanamaz. | Open Subtitles | لأن حسان لديه حصانة دبلوماسية, هذه المهمة ليست موجودة رسميا |
| Kesinlikle. Söz verdiğim gibi tam dokunulmazlık alırsın. | Open Subtitles | بالطبع ، سوف تحصل على حصانة كاملة كما وعدتك |
| Benim ve annem için dokunulmazlık... ..ve babamın içeride kalmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد حصانة كاملة ، لي ولوالدتي وأريد أن تحرصي على أن يتعفن والدي في السجن |
| Benim ve annem için dokunulmazlık... ..ve babamın içeride kalmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد حصانة كاملة ، لي ولوالدتي وأريد أن تحرصي على أن يتعفن والدي في السجن |
| Eğer konuşursam, acil dokunulmazlık alacağım. | Open Subtitles | سأحصل على حصانة فورية لو تكلمت تعرف هذا، كما أعرفه أنا |
| Bu adama tam kapsamlı dokunulmazlık mı vermek istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريد أن يمضي هذا الرجل ومعه حصانة كاملة؟ |
| Biz de dokunulmazlık yarışmasıyla işleri tatlandırabileceğimizi düşündük. | Open Subtitles | و لقد فكرنا في تحسين الامور بإقتراح تحدي حصانة |
| Sana yardım edersem, geçmişte yaptığım yaramazlıklar için tam dokunulmazlık isterim bir de bana, şu ana kadar hiç duymadığım bir küfür öğreteceksin. | Open Subtitles | لو ساعدتكم، أريد حصانة كاملة من عقاب المزحات الماضية والمستقبلية وعليك أن تعلمني كلمة سباب لا أعرفها |
| Orası benim tarafım! Nasılsınız? dokunulmazlık kazandım, tabii ki. | Open Subtitles | هذه جانبي الخاص لقد حصلت على حصانة بالطبع |
| Hastalıklı, durgun ekonomik akıştan doğan kutsal bir dokunulmazlık. | Open Subtitles | وهذا حصانة مباركة للمجتمع من الناحية الاقتصادية وزيادة الجريمة |
| Fakat bu adam için dokunulmazlık sözleşmesi imzalamanız gerekiyor. | Open Subtitles | لكني أحتاجكِ لأن توقعي على اتفقاية حصانة لهذا الرجل |
| Büyükelçilikte idareci olduğu için diplomatik dokunulmazlığı var. | Open Subtitles | كعضو فى السفارة عبداللة عِنْدَهُ حصانة دبلوماسيةُ. |
| Onu korumak için her nedene sahip onun diplomatik dokunulmazlığı var ve Katja'nın yok. | Open Subtitles | لديه العذر لحمايتها ولديه حصانة دبلوماسية بعكسها |
| Eyalet savcılığı için bazı kanıtlar topladım, dokunulmazlığı için bir anlaşma yaptım. | Open Subtitles | عن طريق أحد معارفي في مكتب المدعي العام عقدت صفقة لأحصل له على حصانة |
| 46 ülkede diplomatik dokunulmazlığım var. | Open Subtitles | لدي حصانة دبلوماسية في 46 دولة في العالم |
| Tanığın aldığı af tehlikeye girmişti. | Open Subtitles | لقد كانت حصانة الشاهد معرضة للخطر. |
| Çocuklar adımı ve ünvanlarımı taşıyor böylece dokunulmaz olabilirler. | Open Subtitles | ، الأولاد تحمل اسمي و الآن ألقابي ، و هذا سيجعلهم ذوي حصانة |
| Doktor, senin denek açısından gümüşe bağışıklık konusunda herhangi bir gelişme var mı? | Open Subtitles | أيها الدكتور، طبقاً لموضوع إختبارك هل مازال هُناك حصانة مُثبتة لي ضد الفضة؟ |
| Karşılığında her türlü soruşturmadan muaf olacaksın. | Open Subtitles | في المقابل ، نضمن لك حصانة كاملة من الملاحقة القضائية. |
| Tam muafiyet, tanık koruma ve tutuksuzluk olacak. | Open Subtitles | حصانة كاملة لن أقضي وقتاً بالسجن وحماية الشهود |
| MC'nin bütün silah suçlamalarından muafiyeti. | Open Subtitles | حصانة للعصابة عن كل تهم الأسلحة |
| Diplomatik Dokunulmazlığın yüzünden sabıkan yok. | Open Subtitles | ليس لديك سجل لأنك تملك كما تعلم حصانة دبلوماسية |
| Artık bekleyip çocuğun dokunulmazlığını kalkıp kalkmayacağını göreceğiz. | Open Subtitles | و نحن سننتظر و نرى إذا كانوا سيرفعون حصانة الفتى |
| Diplomatik dokunulmazlığınız yok. | Open Subtitles | ليس لديكِ حصانة دبلوماسيّة. |
| Hey, memur bey, size karşı dokunulmazlığımız var. Serbest bölgeye gidiyorduk. | Open Subtitles | أيها الضابط ، لدينا حصانة منكم نحن ذاهبون إلى المنطقة الحرّة |
| Pekâlâ, yani kız kardeşini görmek istedin ve tanıklık edersen onu tanık koruma programına alacaklarını biliyordun. | Open Subtitles | إذن تريدين رؤية أختكِ و إنّ علموا بأنّك ستشهدين سيضعونك في حصانة الشهود؟ |
| Lou ve Juditha Brown, Sydney ve Justin'in vekâletini almak istediler ama... ama aile mahkemesi vekâleti O.J.'ye verdi. | Open Subtitles | (لو)و ( جوديثا)حاولواأن يبقون سيدني) و (جوستين) تحت حصانتهما، لكن المحكمة) أعادتهم تحت حصانة (أو جي) ، وهو إنتقل الآن لخارج كاليفورنيا مع أطفاله |