| Birinci Dünya Savaşından sonra birçok Alman subayı şanslarını Kızıl Ordu'da denedi. | Open Subtitles | بعد الحرب العالمية الأولى العديد من الضباط جربوا حظهم في الجيش الاحمر |
| İnsanları diğerlerinden daha şanslı kılan şeyin ne olduğunu inceleyip onlara şanslarını artırmaları hususunda yardımcı olmaya çalışarak yaklaşık 20 yılımı harcadım. | TED | أمضيت ما يقرب من العقدين ألاحظ ما يجعل البعض أكثر حظًا من غيرهم وأحاول مساعدة الناس على زيادة حظهم. |
| şansları geri dönsün diye güzel paraları kötü kumarlara yatırırlar. | Open Subtitles | يرمون النقود الجيدة وراء الشيء السيء يظنون بوسعهم تغيير حظهم. |
| Hub biliyordu ki o ve Yasemin sonsuza dek kaçamazlardı, er ya da geç şansları bitecekti. | Open Subtitles | هب عرف أنه وياسمين لن يتمكنا من الهرب للأبد وأن عاجلا أو آجلا سوف ينتهى حظهم |
| şanslı olduklarını, çünkü kazmaya başladıkları alanın Caltrans bölgesine ait olmadığını fark ettiler. | TED | لقد وجدوا أنه لحسن حظهم أنهم لم يبدؤوا بالحفر أسفل إقليم كالترانز. |
| Onlar için talihsizlik ki, sadece 6 kişi öldü, kanunun çıkması için yeterli değildi. | Open Subtitles | ,لسوء حظهم قَتل ستّة أشخاص ِفقط لَيسَ بما فيه الكفاية لإقرار التشريعَ. |
| Aslında yaz kampı gibi, ama yıI boyu devam ediyor. şanslılar. | Open Subtitles | تماماً مثل المخيم الصيفي ولكن يستمر طوال العالم, يا لسعد حظهم |
| Gerçi, şanslarına, şu anda koruma altındalar ve yakalanmaları da kolay değil. | Open Subtitles | هذا من حسن حظهم هم محميين الاَن ولا يسهل القبض عليهم كثيراً |
| Belkide neye sahip olduklarını bilmiyorlar, yada ne kadar şanslı olduklarını... ve onlar anlamadan önce, patron senin onların şanslarını değiştirecek bir yol bulmanı istiyor. | Open Subtitles | لعلهم لا يعرفون ماذا لديهم أو كم كانوا محظوظين وقبل أن يدركوا ذلك يريدك الرئيس أن تجد وسيلة لتغير حظهم |
| Diğer erkekler de şanslarını denemek için can atıyor fakat dişiye bu şekilde kafa atmak pek işlerine yaramayacak. | Open Subtitles | الذكور الأخرون تواقون لكي يجربوا حظهم معها .ولكن نطح من الجانب لا يوصلهم إلى شيء |
| İyi bir şeyleri vardı. Ama hayır, geri dönüp şanslarını tekrar zorladılar. | Open Subtitles | لقد حصلوا على شيء جيد لكنهم لم يكتفوا بل رغبوا في تجربة حظهم مرة ثانية |
| Annesi ile babası onu 3 yasında iken büyükannesine bırakıp,.... ...şanslarını denemek için Amerika´ya gitmişler. | Open Subtitles | كان عندها ثلاث سنوات عندما تركها أبواها .مع جدتها ورحلو إلي أمريكا ليجربوا حظهم |
| şansları var ki elektrikler gitti, yoksa korkarım içeri gireceklerdi. | Open Subtitles | لحسن حظهم ، أن الكهرباء انقطع أو أنهم فعلوها في الداخل |
| Ne kadar şansları farklı görelim. | Open Subtitles | يجب أن نرى كيف يكون حظهم مختلفا |
| Eğer biraz şansları varsa tabi. | Open Subtitles | لن يضربهم إذا تغير حظهم |
| Sadece senin gibi şanslı olanlar dışarıdan içeri sızmayı başarabiliyor. | Open Subtitles | القليل ينجحون بالتسلل وهذا لحسن حظهم وأنت منهم |
| Onlar için üzgünüm, bizlerin kurtulması daha yüksek önceliklidir. | Open Subtitles | لسوء حظهم المهمه الكبيره انو نحنا نعيش |
| Bu Onlar için her şeyi alt üst etmişti. | Open Subtitles | كان حظا تعسا حظهم |
| Komşular bakacak olurlarsa, şanslılar demektir. | Open Subtitles | إن اراد الجيران ان يتلصصوا علينا فهذا من حظهم |
| Eğer insanlar birşeylere sahip çıkamıyorlarsa, şanslarına küssünler. | Open Subtitles | إذا كان الناس لا يستطيعون التمسك بأشيائهم , حظهم سيئ |
| Sürü için beklemekten ve şanslarının dönmesini ummaktan başka yapılabilecek fazla birşey yok. | Open Subtitles | هناك أشياء قليلة يمكن للمجموعة أن تفعلها عوضا عن الانتظار والأمل في أن يتغير حظهم |
| Akrabamız olan türleri düşünürsek, soylarının tükenmesini onların şanssızlığına bağladık. | Open Subtitles | عندما نتأمل أسلافنا، اعتقدنا أن سبب انقراضهم هو حظهم العاثر. |