| Onun fikirleri dünya çapında yıllarca sürecek titiz bir bilimsel savaşı tetikledi. | Open Subtitles | أفكاره حفزت معركة علمية التي امتدت على مستوى القارات والأعوام من العمل الشاق |
| Sonuçta olan patlama atom-altı parçacıkları serbest bıraktı, parçacıklar da ilk naqahdah damarının dönüşümüne katalizörlük yaptı. | Open Subtitles | الإنفجار الناتج أصدر الجسيمات دون الذرية التي حفزت التحويل في العرق الأول للنكوادريا. |
| Dönüşüm sürecinin, tepkimeye katalizörlük eden ve enerji girişi olmaksızın devam etmesini sağlayan yoğun bir atom-altı parçacık bombardımanı ile başlaması gerektiğini belirledik. | Open Subtitles | قرّرنا ان التحول لا بدّ وأن بدأ مع قذف هائل بالجسيمات دون الذرية التي حفزت التفاعل وسمحت له بالإستمرار بدون مساهمة طاقة. |