| gerçekten söylemeliyim ki, seni o tarz şapka ile görmek... | Open Subtitles | أنا حقاً يجب أن أقول بالنظر إليك وأنت ترتدي هذا |
| Tanrım, bu eğlenceli görünüyor. Ama gerçekten geri dönmem lazım. | Open Subtitles | يا إلهي, هذا يبدو ممتعاً ولكنني حقاً يجب أن أعود |
| Çocuklara tavuğun zürafa olmadığını gerçekten öğretmeliyiz. | TED | حقاً يجب علينا أن نعلِّم الأبناء أن الدجاج ليس بزرافة |
| gerçekten eve gitmem gerek. | Open Subtitles | الساعة هناك بالأعلى حقاً يجب أن أعود للبيت |
| Ben gerçekten eve dönmeliyim. Yemek yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا حقاً يجب ان أعود إلى المنزل يجب أن أطهو العشاء |
| Şu Jason denen herif gerçekten dışarılardaysa buradan gidebilmek için herkesi toparlamak istiyorum. | Open Subtitles | إذا كان جايسون هنا حقاً يجب أن أخبر الجميع لنخرج من هنا |
| Biz gerçekten gitmeliyiz. Sanırım yollarımız ayrılacak. | Open Subtitles | نحن حقاً يجب ان نغادر الان لذا فسوف نفترق هنا |
| Biliyorsun, bu konuda gerçekten birini görmen gerekiyor. | Open Subtitles | تعرف، أنت حقاً يجب أن ترى شخص ما حول ذلك |
| Her neyse, gerçekten önce buradan gerektiğini, bilirsin, sen kıyılmış olsun. | Open Subtitles | على كل حال ، أنت حقاً يجب أن تخرجي من هنا قبل أن تُقطعي |
| Bakın efendim,size gerçekten birşey söylemeliyim. | Open Subtitles | سيدي ، أنا حقاً يجب أن أعترف بشأن شيء ما |
| gerçekten istediğiniz bu mu ister misiniz müzayede evini arayayım eğer isterseniz arayabilirim. | Open Subtitles | هل حقاً يجب أن أتصل ..بدار المزاد. ثم توقّفني في الدقيقة الأخيرة؟ |
| Millet, özür dilerim. gerçekten gitmem gerek. Piper'ın bana ihtiyacı var. | Open Subtitles | يا رفاق، أنا آسفة أنا حقاً يجب أن أذهب،بايبر تحتاجني |
| Bu evsizler konusunda gerçekten bir şeyler yapmamız gerek. | Open Subtitles | نحن حقاً يجب ان نفعل شيء بخصوص موضوع المشردين |
| Teşekkürler ama gerçekten geç kaldım taksiye binsem iyi olur. | Open Subtitles | شكراً لك لكن أنا حقاً يجب أن أستقل سيارة أجرة أنا متأخرة جداً |
| Andrea, lütfen beni çıkar. gerçekten çıkmam lazım. | Open Subtitles | اندريا, لو سمحتي اخرجيني حقاً يجب أن اذهب |
| Yok, gerçekten, gidip şunu bir kontrol Etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | لا, حقاً, يجب علينا يجب علينا الذهاب لتفقد ذلك |
| Bu gerçekten önemli bir şey. Kendinle gurur duymalısın. | Open Subtitles | أنها موضوع كبير حقاً يجب أن تكوني فخوره بنفسك |
| İndirimli içki saatinde Meksika yemeği vermeyi gerçekten bırakmamız gerek. | Open Subtitles | نحن حقاً يجب أن نتوقف عن تقديم الطعام المكسيكي في ساعة التخفيضات |
| Köpekbalığının psikolojisini gerçekten anlamak için... kafesin dışına çıkmalısın, suya girmelisin, ve onlarla birlikte yüzmelisin. | Open Subtitles | لتفهم مفسية أسماك القرش حقاً يجب ان تخرج خارج القفص إلى الماء وعليك أن تسبح معهم فعلاً |
| Kusurabakma ama gerçekten gitmem gerek. | Open Subtitles | ,تعرف ماذا, انا آسف . ولكن انا حقاً يجب ان اذهب |