| Sisin içinde küçük bir parlaklık ve sonra bana bakan iki kırmızı göz gördüm. | Open Subtitles | كان مجرد بريق صغير في الضباب ثم رأيت عينان حمراوان تحدقان إلي, |
| kırmızı olacak, canlı yaratıkların kanından! | Open Subtitles | والعينان, العينان حمراوان جراء دماء المخلوقات الحيه |
| Daha fazla uyumaya çalış, o güzel gözlerinin kırmızı ve yorgun görünmesini istemeyiz. | Open Subtitles | لنري إذا أمكنكِ إحصلي على قسط من النوم لا أريد لعينيكِ الجميلتين أن تبدوان حمراوان ومتعبتان لا |
| Onu vurduğumda gözleri kırmızı oldu! Parlak kırmızı! | Open Subtitles | عندما أطلقت النار على الرجل أصبحت عيناه حمراوان |
| Bunlar sanki kırmızı. | Open Subtitles | إنهما حمراوان على ما يبدو. |
| kırmızı gözlü ve kömür karası kürklüydü. | Open Subtitles | ذو فرو أسود وعينان حمراوان |
| Yanan kırmızı gözleri vardı, ve karanlıkta parlıyordu, John. | Open Subtitles | لقد كان لديه عينان حمراوان مشتعلتان ولقد كانت مضيئة (جون) |
| Şuna bak. kırmızı plastik bardak. kırmızı plastik bardak. | Open Subtitles | أنظري كأسان حمراوان ما رأيكِ؟ |
| Dudaklarım kırmızı. | Open Subtitles | شفتاي حمراوان |