| Büyüdüğüm yerde bu adamlardan çok var. Ne isterlerse yapabileceklerini sanan tipler. | Open Subtitles | اعرف اشخاص مثل هؤلاء، حيث ترعرعت يعتقدون ان بإمكانهم فعل ما يريدون |
| Siz şanslısınız. Benim Büyüdüğüm yerde böyle bir yer yoktu. | Open Subtitles | أنتم محظوظون لم يكن لدي مكان كهذا حيث ترعرعت |
| Dart Büyüdüğüm yerde ulusal spor gibiydi. | Open Subtitles | حيث ترعرعت رمي السهام كانت تشبه اللعبة الوطنية |
| Büyüdüğüm yerde bazı çocuklar vardı. | Open Subtitles | هذا هو ما فعله بعض الصبية حيث ترعرعت |
| Miss Poston dedi ki "büyüdüğüm yer olan Visalia'da kar yağdığı gündü". | Open Subtitles | الانسة بوستن قالت اليوم الذي سقط فيه الثلج في فسيليا حيث ترعرعت |
| Çocukluğumda bu ölümsüz başyapıtları çalışırken Bach'ın müziği, büyüdüğüm yer olan Kibbutz, İsrail'in kuzeyinde kalan komşu Arap köyünden gelen ezan sesleriyle birbirine karışırdı. | TED | كطفلة دراسة هذه الروائع الخالدة موسيقى باخ سوف تتمازج مع الاصوات الغنائية لصلاة المسلمين من قرية العرب المجاورة لشمال كيبوتز في اسرائيل حيث ترعرعت |
| Burası Tarker's Mill Benim büyüdüğüm yer. | Open Subtitles | هذه هي تراكر ميلز حيث ترعرعت |