| Temyizi yıllarca uzatabiliriz, seni hapisten uzak tutarız. | Open Subtitles | يمكننا الاستمرار في الاتئناف لسنوات نستطيع ان نبقيك خارج السجن |
| - Bay Ramirez, lütfen. Burada size yardım etmeye çalışıyorum. Sizi hapisten uzak tutmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول مساعدتك هنا، أحاول إبقاءك خارج السجن |
| Değilim. Ama sanırım seni hapisten uzak tutabilirim. | Open Subtitles | كلا ، ولكني أعتقد باني أستطيع أبقائك خارج السجن |
| Masum bir insan hapiste çürürken, suçluların dışarıda serbestçe dolaşmasını izin mi verelim? | Open Subtitles | هل تقترح بأن نجعل بريئاً يذهب للسجن ؟ بينما المجرمون خارج السجن ؟ |
| İçeride veya dışarıda, 3 milyona çok dost satın alınır. | Open Subtitles | داخل أو خارج السجن ثلاثية ملايين تشتري الكثير من الأصدقاء |
| Hapishanenin dışında bir hayat var ve Lewis bunun bir parçası olabilir. | Open Subtitles | هناك حياة خارج السجن ولويس ينبغي أن يكون جزءاً منه |
| - Seni hayatta tutmamla ilgili senin de beni hapisten uzak tutmanla ilgili. | Open Subtitles | اجعلك على قيد الحياه، وانتي ستبقيني خارج السجن |
| Dogru sekilde çakarsan, hapisten uzak kalmayi deneyebiliriz. | Open Subtitles | إذا قمت بالأمر بالشكل الصحيح رُبما قد نحصل على فرصة بالبقاء خارج السجن |
| hapisten uzak tutacak bir şeyler hani. Hepimiz gittikçe yaşlanıyoruz. | Open Subtitles | سيبقيك الأمر خارج السجن كما تعلم لا أحد منا يصغر بالعمر |
| Doğru şekilde çakarsan, hapisten uzak kalmayı deneyebiliriz. | Open Subtitles | إذا قمت بالأمر بالشكل الصحيح رُبما قد نحصل على فرصة بالبقاء خارج السجن |
| Evet, beni hapisten uzak tuttuğu sürece. | Open Subtitles | نعم بالتأكيد , إذا كان يبقيني خارج السجن |
| Ben de gidip seni hapisten uzak tutmak için bir anlaşma yapmaya çalışacağım. | Open Subtitles | و أنا سأحاول الحصول على إتفاق من شأنه أن يبقيك خارج السجن. |
| Bu açıkhava ayrıntısı ve Mayıs dışarıda çalışmak için lanet güzel bir aydı. | Open Subtitles | أن العمل خارج السجن ومن المحتمل أن يمتد العمل لأسبوع |
| dışarıda beni bekleyen beş milyonum var. | Open Subtitles | وقتها كانت ستوجد 5 ملايين بانتظاري خارج السجن |
| dışarıda beni bekleyen beş milyonum var. | Open Subtitles | وقتها كانت ستوجد 5 ملايين بانتظاري خارج السجن |
| Başkan'ı Hapishanenin dışında bir yerden aramayı tercih ederim, sağ olun. | Open Subtitles | أفضّل أنْ أتـصل بالرئيس من خارج السجن , شكراً |
| Onu Hapishanenin dışında tutmanın bir yolunu bulun. | Open Subtitles | جد طريقة لأبقائه خارج السجن فو ني ك ات |
| hapisten çıktı, dikkatleri üstüne topladı. | Open Subtitles | إنهُ خارج السجن, و ينال الإهتمام الكامل. |
| Evet ama Sanderson Hapisten çıkalı ne kadar olmuştu Reid? | Open Subtitles | نعم لكن ساندرسن كان خارج السجن لاي عرض . ريد؟ ارتكب الجريمة بعد 51 ساعة |
| Onu, SAMCRO'ya hapishane dışında ihtiyacım olduğu konusunda ikna ettim. | Open Subtitles | أقنعتهم أنني أريد " سام كرو " حالياَ خارج السجن |
| CIA'yle bir anlaşma yaptım, arkadaşlarımı hapisten çıkarmak için. | Open Subtitles | انا عملت صفقه مع السي اي اي لأبقي اصدقائي خارج السجن اجبرت ان اخذها |
| Eğer ilişkimizin düzgün devam etmesini istiyorsan bana hapisten uzakta ve canlı olarak ihtiyacın var. | Open Subtitles | إذا اردت أن تستمر علاقتنا فأنت تحتاجني حياً و خارج السجن |
| Şimdi Hapisten çıktım diye seninle görüşemeyecek miyim? | Open Subtitles | ماذا، وبما أنني الآن خارج السجن ألا يمكنني التواصل معكِ؟ |
| Sen hapisten çıktın, ben vizelerden geçtim. | Open Subtitles | حسناً، أنتِ خارج السجن وأنا نجحت في إختباراتي |