| Görünüşe göre Debra'ya bir bahçe vaad etmiş ama sonra ona danışmadan beton dökerek kendisine bir basketbol sahası yapmış. | Open Subtitles | يبدو انه وعدها بجعل الأرضيةحشائش وبعد ذلك وبدون رأيها جغل طبقة خرسانية سمكها 4 بوصات تغطي ملعب كرة السلة لنفسه |
| Saygınlık için dövüşeceğim kendim için değil, şu an Amerika'da beton zemin üstünde uyuyan küçük kardeşimi yerden kaldırmak için dövüşeceğim. | Open Subtitles | أنا ستعمل الكفاح من أجل هيبة ، ليس لي ولكن لرفع اخوتي قليلا الذين ينامون على أرضيات خرسانية اليوم في أميركا. |
| Maalesef, nehrin kirliliğinden dolayı nehir 1952'den itibaren yavaş yavaş beton levhalarla kapatıldı. | TED | للأسف، بسبب تلوث النهر تمت تغطيته قليلا قليلا بألواح خرسانية منذ 1952. |
| Jiletli telin, daha aydınlık bir yarının umutlarını kestiği, uzun beton duvarlarla, çelik parmaklıklarla çevrili. | TED | محاطا بجدران خرسانية عالية، وقضبان فولاذية، حيث تبرع الأسلاك الشائكة في قطع طريق أحلامنا نحو غد أكثر إشراقاً. |
| Biri beton şirketinden, hiç duymadım, diğeri adeta pala bıyık reklamı yapıyor. | Open Subtitles | واحد شركة خرسانية مَا سَمعتُ عنها من قبل، الإعلان الآخر جولات الشواربِ المجّانيةِ. |
| 2,5 metrelik beton hendeğin tam köşesinde olduğumu farkettim. | Open Subtitles | و فجاة أدرك أنني على حافة حفرة خرسانية بعمق 7 أقدام |
| Ve birden iki metrelik beton bir çukurun köşesinde durduğumu fark ettim. | Open Subtitles | و فجاة أدرك أنني على حافة حفرة خرسانية بعمق 7 أقدام |
| İleride dalgakıran oluşturmak için yapılan beton bloklar görünüyor. | Open Subtitles | هناك تتكدس بلوكّات خرسانية مكونة كاسرا للأمواج |
| beton bloklara zincirlendik. Neredeyse boğuluyorduk. | Open Subtitles | قيدتمونا بكتل خرسانية وتقريباً كنا نصف غارقين |
| Hep biriniz şu ana dek yıllardır ebeveyninizi duygusal, psikolojik hatta fiziksel olarak bir beton bloğuna zincirlemiştiniz. | Open Subtitles | كل واحد منكم لديه عاطفة و نفسية و حتى جسد أبقى أبويكم مقيدين بكتل خرسانية ليلاً و نهاراً لسنوات طويلة |
| Yani kafasında beton ve plastik mi vardı? | Open Subtitles | إذن لديه مادة خرسانية وبلاستيكية في رأسه ؟ |
| beton kulübelerin içinde araba tekeri falan vardı. | Open Subtitles | انها تبدو كصناديق خرسانية معها اطارات أو شيء كهذا |
| Sanayi kısmında beton zeminin altına gömülmeden önce Carly Kirk'in cesedi. | Open Subtitles | يظهر أنها جثة الفتاة قبل دفنها تحت أرض خرسانية في وحدة صناعية |
| Kanalizasyon planlarında, beton duvarlardan bahsedilmiyordu. | Open Subtitles | لايوجد حواجز خرسانية في مخططات المجاري |
| Duvarlar epoksiyle güçlendirilmiş, tavanlar dökme beton. | Open Subtitles | حيطانٌ مصلبةً بالـ"إيبوكسي" وأسقف خرسانية |
| Bu gökdelen 1930'ların sonuna dek, Dünya'nın en büyük beton yapısıymış. | Open Subtitles | أكبر بناية خرسانية بنهاية الثلاثينيات |
| beton duvarlar yere saf geri çekilebilir çelik bariyerler. | Open Subtitles | جدران خرسانية, حواجز فولاذية تحت الأرض |
| - Burası beton. - John günaha girdi. | Open Subtitles | الأرضية خرسانية - جون) ارتكب ذنباً للتو) - |
| beton zemin, pencere yok... | Open Subtitles | .الأرضية خرسانية ... بلا نوافذ |
| Sarı plastik ve beton. | Open Subtitles | بلاستيك أصفر و مادة خرسانية |