Fargo, listeye koyabileceğimiz ölüm tehlikesi içermeyen şeyler de var. | Open Subtitles | فارغو، هناك أشياء يمكننا وضعها على القائمة ولا تتضمّن خطر الموت |
ölüm tehlikesi yaşasak bile gerçeği bulacağız. | Open Subtitles | سنتوصل الى الحقيقه حتى لو اضطررنا لمواجهة خطر الموت |
Kurtulanlar ölüm tehlikesi içinde. | Open Subtitles | الناجون هم الاََََََََّن في خطر الموت. |
Ona göre, neredeyse kesin olan ölüm riskini almak, hapishaneye dönmekten daha iyiydi. | Open Subtitles | لها , كان من الأفضل خطر الموت المؤكد تقريباً . بدلاً من العودة إلى السجن |
Ve ölüm riskini de %32 oranında azaltıyor. | Open Subtitles | وأيضاً يقلل خطر الموت بنسبة 32 بالمئة |
(kahkahalar) Bu 14 yıl süreli çalışma, aşağıdaki dört sağlıklı alışkanlık temel alınarak ölüm riskini inceliyor. yeterli sebze ve meyve yemek, haftada üç kez egzersiz yapmak, sigara içmemek ve kararında alkol almak. | TED | (ضحك) هذه دراسة نظرت إلى خطر الموت خلال فترة 14 عاماً استناداً إلى أربعة عادات صحية: تناول ما يكفي من الفواكه والخضروات، ممارسة الرياضة ثلاث مرات في أسبوع، عدم التدخين، والشراب باعتدال. |
Sevgili dostunun neredeyse ölmüş olduğunu ve yakın bir ölüm tehlikesi içerisinde olduğunu öğrenince ilk ilgin SNM için. | Open Subtitles | أوشك صديقك المحبوب على الموت ويواجه خطر الموت الأكيد... وهمّك الأوّل هو الوحدة الصفريّة؟ |
Küçücük bir kız ölüm tehlikesi yaşıyordu. | Open Subtitles | رأيت فتاة صغيرة تواجه خطر الموت |
"İzinsiz girmek yasak. ölüm tehlikesi." | Open Subtitles | "ممنوع التعدي خطر الموت" |