| Bu konuşmayı yapmak birkaç gün önce aklıma geldi ve bir bayandan bir e-posta aldım, gelen e-postayı okumak isterim. | TED | خطر لي هذا الحديث قبل عدة أيام ، بعدما وصلني بريد إلكتروني من سيدة أرغب في قراءة رسالتها لكم | 
| Bir daha söylemem. Çünkü şimdi aklıma geldi ve belki de o kadar hatalı olmayacağımı sizlere şu dakika ispatlayabilirim. | Open Subtitles | لأنّه قد خطر لي ذلك للتو ، ربما سأثبت أنني لم أكن مخطئ تماماً ، في هذه اللحظة بالذات | 
| Yakın zaman sonraki nikahınız için sizi resmen tebrik etmediğim aklıma geldi. | Open Subtitles | لقد خطر لي أنني لم أهنئكَ رسمياً بمناسبة زفافكَ الوشيك | 
| Böylelikle aklıma dank etti bunları kullandı, çünkü magnetik olan tek kurşun bunlar. | Open Subtitles | وهكذا خطر لي أنه استعمل هذا النوع لأنه الوحيد | 
| Bu sabah dörtte kocamın yoğun bakımdan çıkmasını beklerken aklıma gelen şey? | Open Subtitles | الشيء الذي خطر لي في الرابعة صباحاً... عندما كنت أنتظر خروج زوجي... | 
| Onu sevdiğin için bunu demeyeceğin sonradan kafama dank etti. | Open Subtitles | لقد خطر لي للتو أنك لن تقول هذا لأنك تحبها | 
| Baksana, düşündüm de, yarın yarışmada muhtemelen birçok antrenör olur. | Open Subtitles | تعلمين، خطر لي أنني سألتقي بالكثير من المدربين في مسابقة الغد | 
| Ondan sonra, o kişinin ne kadar şanslı olduğu fikri aklıma geldi. | Open Subtitles | أتذكر بعدها أنه خطر لي كم كان ذلك الشخص محظوظًا | 
| Teşekkürler. Çok sayıda vurulan darbelerin katilin kurbana aşırı öfke beslediğinin işreti olduğu aklıma geldi. | Open Subtitles | شكراً لك، خطر لي أنّ عدد الضربات الكبير يخبرنا أنّ القاتل شعر بغضب كبير تجاه الضحية. | 
| Her neyse, çalabileceği başka bir şey daha aklıma geldi. | Open Subtitles | على أية حال خطر لي بأن هناك شيء آخر ربما أخذته | 
| Sonra aklıma geldi, tabii ki, çocuk sponsorluklarımın, mikro kredilerimin, geleneksel fakirlik karşıtı programların hiçbiri Brütüs'ü durdurmayacaktı çünkü amaçları bu değildi. | TED | عندها خطر لي ، أنه بالطبع، ولا واحد من الرّعاة ولا من القروض الصغيرة، ولا من البرامج التقليدية لمكافحة الفقر سوف يقوم بإيقاف بروتس، لأنهم لم يصمموا لذلك. | 
| Butler'ın bilgisayar kullandığı aklıma geldi. Devriye arabasındaydı. | Open Subtitles | خطر لي أن بتلر استخدم حاسوباً. | 
| Bu korkunç kazanın başına geldiğini duyduğumda... aklıma dank eden ilk şey... | Open Subtitles | عندما سمعت أن هذا الأمر ...المروع حدث لك كان أول ما خطر لي هو أنني سأتمكن من شراء قارب | 
| Biliyorum ama aklıma gelen ilk şeydi. | Open Subtitles | انا اعلم, لكنه اول شيء خطر لي | 
| Peru'da aklıma gelen yeni bir proje var. | Open Subtitles | هناك هذا المشروع الجديد خطر لي في (بيرو) | 
| Vay, şimdi dank etti eğer ölümden dönme deneyimimizi engellemekte başarılı olursan, | Open Subtitles | لقد خطر لي للتو أنه لو نجحت أنت في منع تجربة الدنو من الموت | 
| Başta tam anlayamamışım ama sonra kafama dank etti. | Open Subtitles | اتعلمين؟ لم استطع معرفة الأمر في البداية ولكن خطر لي فجأة | 
| Birden kafama dank etti. Hayır, Sam tehlikeli bir yaşam istiyor. Onsuz kalmanın nasıl olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | ثم خطر لي أن سام يريد المخاطره إنه لا يعيش دونها | 
| düşündüm de... anlarsın ya, bir sonraki aşamaya geçebiliriz. | Open Subtitles | خطر لي أن ننتقل إلى الخطوة التالية. |