|               Neyse kendimi 3 yıl önce o şilepte, burada, San Francisco Körfezi'nde buldum.                | TED |                منذ ثلاث سنوات، وجدت نفسي على متن قارب هنا في خليج سان فرانسيسكو.                | 
|               Ve ben Meksika Körfezi'nde küçük bir petrol sızıntısı yarattım.                | TED |                ووضعت عليه بقعة نفطية في ذلك النموذج من خليج المكسيك                | 
|               Bukalemun Körfezi'ne çekildik ve orda babamı ve su kabilesi halkını bulduk.               | Open Subtitles |                طرنا إلى خليج الحرباء حيث وجدنا أبي و باقي رجال قبيلة الماء               | 
|               Yarın bu vakitlerde Batık Koyu'na ulaşmış olacağız ve özgür kalacaksın.               | Open Subtitles |                في هذا الوقت غداً سنصل إلي خليج حطام السفن وستكونين حرة               | 
|               En yukarıda, BP'nin atık petrol sızıntısı: milyarlarca varil fışkıran petrol Meksika Körfezinde akıyor.                | TED |                في السطر العلوي، هذه بقعة نفط بريتيش بتروليوم: مليارات البراميل من النفط تدفقت في خليج المكسيك.                | 
|               Biliyor musun, Alabama'nın Körfez kıyısında binde bir kez olur.               | Open Subtitles |                حسناً، تعرفين، نادراً ما يحدث هذا في ساحل خليج ألاباما               | 
|               Bohai Körfezi'nin ilerisinde, kuğu köyünün kuzeyinde göçmen kuşlar için dinlenme noktası olan kayalık bir ada yer alır.               | Open Subtitles |                خارج في خليج بو هاي، المنطقة الشمالية الشرقية قرية البجعة جزيرة صخريه صغيرة توفر الهدوء سبوت لاستراحه الطيور المهاجره               | 
|               Burası San Diego Körfezi ordu üssü, sınır kapısı sınır güvenliği.               | Open Subtitles |                ذلك خليج سان دييغو قاعدة الجيش , معبر حدودي أمن حدود               | 
|               Chesapeake Körfezi'ndeki global uyarıların etkileri hakkında bir proje tercih etti.               | Open Subtitles |                لقد اختارت مشروع عن تأثير ظاهرة الاحتباس الحراري في خليج تشيسابيك               | 
|               Beni Köle Körfezi'ne götür, elime bir kılıç ver ederimi göstereyim.               | Open Subtitles |                خذني إلى خليج العبيد وضع سيفاً في يدي، وسأثبت أنني أستحق               | 
|               Temiz toprak kritik bir problem - Meksika Körfezi'ndeki nitrifikasyon, ölü bölgeler.                | TED |                التربة النظيفة أمر هام -- النترجة ، المناطق الميتة في خليج المكسيك.                | 
|               Ve bağlantılı olma adına, ölmeden önce istediği tek şey Meksika Körfezi yakınındaki evine götürülmekti.                | TED |                وبأسم الترابط والتواصل، الشيء الوحيد الذي أرادت قبل وفاتها هو أن تعود الى المنزل . بالقرب من حبيبها خليج المكسيك.                | 
|               Göktaşı, Meksika Körfezi'nde Yucatan olarak bildiğimiz bölgeye düştü.                | TED |                لقد إصطدمت بما نسميه الآن يوكاتان، في خليج المكسيك.                | 
|               Buradan 100 nehir mili uzakta, tatlı sularını ve tortularını Meksika Körfezi'ne boşaltır.                | TED |                و 100 ميل من هنا كلها مغمورة بمياة النهر، وتصب مياهه العذبة والرواسب في خليج المكسيك                | 
|               Karasu Koyu temizlendiği zaman askerlerimizi şehrin kapılarına kadar götürüp, şehri alacağız.               | Open Subtitles |                وحينما يصبح خليج بلاكووتر آمناً سنرسل قواتنا إلي عتبة بابهم ونحتل المدينه               | 
|               Ama babaları ölmeden önce Trapingus Koyu'nun kenarındaki bir kulübede yaşıyorlarmış.               | Open Subtitles |                لكن قبل أن يموت والدهم عاشوا في مقصورة خارج خليج ترابيجوس               | 
|               Bugün Florida Koyu'nda 70 yuva yapan çifte düştü, çünkü sisteme çok fazla müdahale ettik.                | TED |                وبلغ اليوم عدد الأزواج أقل من 70 زوج معشش في خليج فلوريدا، لأننا تسببنا في تعطيل النظام البيئي بشكل كبير.                | 
|               Eğer bizim daha iyi bir ürün olduğumuzu göstermeyi denersem, muhtemelen Guantanamo Körfezinde olanlar gibi şeyler yapmazdım.                | TED |                إن كنت أحاول أن أظهر أن منتجنا أفضل، لن أقوم على الأرجح بفعل شيء مثل خليج غوانتانامو.                | 
|               Kampanya danışmanım şehrin şu anki durumunda Körfez'i kurtarmanın gerekli olmadığını düşünüyor.               | Open Subtitles |                بلدي، اه، مستشار حملتي لا أعتقد أن إنقاذ خليج هو الحق محاربة               | 
|               Yavruyken yanlışlıkla San Francisco Körfezine girdiler ve buraya getirildiler.               | Open Subtitles |                كانا يجوبان خليج سان فرانسيسكو وهما صغيران وجُلبا إلى هنا.               | 
|               Yılın bu zamanında Bodega koyunda böyle çok karga olduğunu bilmiyordum.               | Open Subtitles |                لم اعلم انه يوجد تلك الكميه من الغربان في خليج بوديجا               | 
|               Sheepshead Bay'de oturuyor ama hep geç kalır, o yüzden...               | Open Subtitles |                آوه,يعيش في خليج شيبشياد لكنه يتأخر دائماً لذا تذوق هذا               | 
|               Neden bir uydunuzun Little Creek'e yönelttiğinizi bilmeye yetkim yok.               | Open Subtitles |                لا أريد معرفة لم يوجد قمر تجسس فوق خليج كريك               | 
|               Seni parti koyuna davet etsem gelme ihtimalin olur mu?               | Open Subtitles |                هل هناك أي أمل بأن أصطحبك إلى خليج الحفلات؟                | 
|               "Domuzlar Körfezinden sonra bir Kübalı, Kennedy'yi öldürmeliydi."               | Open Subtitles |                كان ينبغي أن يقتله أحد الكوبيين بعد خليج الخنازير               | 
|               Belirsiz Sierra Gulf birimi, burası Sierra Gulf Bir.               | Open Subtitles |                وحدة خليج سيرا الغير معروفة هذا خليج سيرا واحد.               | 
|               El Dorado Deresi'ndeki altınlar çoktan çıkarıldı.               | Open Subtitles |                لا يوجد اي ذهب في خليج الدورادو بعد الآن               | 
|               O bölgenin ana ekonomisi olan, bir nevi Cape Cod'ları olan, sonbahardaki balık sezonunu kaçıracaklardı.                | TED |                وكانوا سيفوتون موسم صيد السمك في الخريف، والذي كان الاقتصاد الرئيسي لذلك الجزء، والذي هو نوعاً ما يشبه خليج الكيب كود.                | 
|               Kuzeye gidiyor, Cennet koyunu yeni geçti!               | Open Subtitles |                هيا بنا ، ستفوتنا ساعة المرح انة يتجة شمالا بمحاذاة خليج بارادايز               |