Üzgünüm Ben, fakat seni göndermekten başka çarem yok. | Open Subtitles | أنا آسفة, بن, لكن لا أملك أى خيار إلا أن أدعك تذهب |
Askerlerini hemen durdurmazsan, seni öldürmekten başka çarem kalmayacak. | Open Subtitles | حتى إذا إستدعيت جنودك الان فليس لدي أي خيار إلا تدميرك |
Bu bir hademe acil durumu ve buna ilk önceliğimi vermekten başka çarem yok. | Open Subtitles | هذه حالة طارئة في قطاع التنظيف، وليس لديّ خيار إلا جعلها أولويتي رقم واحد |
Yakında, şu anki ticari ortaklarınızın bize katılmaktan başka çaresi kalmayacak ve böylece bu konseyin kararına uyacaklar. | Open Subtitles | في وقت قريب بما فيه الكفاية، كلّ شركائكم التجاريون الحاليين لن يكون أمامهم خيار إلا الإنضمام والإلتزام بقرار هذا المجلس |
Onu, kalemi alıp yeni vasiyeti imzalamaktan başka çaresi kalmayana kadar aç bıraktım. | Open Subtitles | لقد جعلته يعطش حتى لا يكون له خيار إلا أن ياخذ ذاك القلم اللعين ويكتب وصيه جديده |
Katılmayı reddederseniz, bütün iddialardan suçlu sayılmayı kabul ettiğiniz anlamına gelecek ve ceza aşamasına geçmekten başka çaremiz kalmayacak. | Open Subtitles | إذا رفضت المشاركة سيكون بمثابة اعتراف بالذنب من جميع النواحي ولن يكون لدينا خيار إلا المضي في إصدار الحكم |
Eğer kendinizi derhal bildirmezseniz, niyetinizin saldırgan olduğunu varsaymaktan başka çaremiz kalmayacak, bu durumda da esirlere sert davranacağız. | Open Subtitles | إذا لم تعرفوا عن نفسكم فى الحال لن يكون لدينا خيار إلا إعتباركم أعداء فى هذه الحاله سنتعامل مع السجناء بشده |
Çiçekten çiçeğe uçup farklı özler toplasa da kovanına dönmekten başka şansı yoktur. | Open Subtitles | ورغم ذلك فقد تطير من زهرة لأخرى، لتجمع أعذب رحيق و أشدهم التصاقاً، و ليس لديها من خيار إلا بالعودة لمملكتها بالنهاية. |
Seni gemiye almaktan başka şansları yok. | Open Subtitles | ليس لديهم خيار إلا أن يسمحوا لك بالوصول إلى لسطح |
Bu bir hademe acil durumu ve buna ilk önceliğimi vermekten başka çarem yok. | Open Subtitles | هذه حالة طارئة في قطاع التنظيف، وليس لديّ خيار إلا جعلها أولويتي رقم واحد |
Sanırım artık hayatım boyunca hiç durmaksızın seninle çok güzel suçsuz seks yapmaktan başka çarem kalmadı. | Open Subtitles | أعتقد أنه ليس لي خيار إلا أن أمارس معكِ حباً خالياً من التأنيب مراراً وتكراراً لبقية حياتي |
Tamam o zaman. B planını uygulamaktan başka çarem kalmadı. | Open Subtitles | حسناً ، إذن ليس لدي خيار إلا أن أذهب للخطة البديلة |
Öyle bir şey olduğunda misilleme yapmaktan başka çarem kalmaz. | Open Subtitles | و عندما يحدث هذا، لا أملك خيار إلا الرد. |
Sonunda benimle konuşmaktan başka çaresi kalmadı. | Open Subtitles | في النهاية لم يكن أمامها خيار إلا أن تتحدث معي. |
Emerson Petrolcülük'ün anlaşmaktan başka çaresi kalmayacak. | Open Subtitles | و شركة "إيمرسون" للبترول .لن تملك خيار إلا القيام بتسوية |
Hayır, birkaç hafta burada kamp yapmaktan başka çaremiz yok. | Open Subtitles | كلا، لا نمتَلك أي خيار إلا التخّييم هنا للقليل منْ الأسابيع |
Komünizmi terk etmekten başka çaremiz kalmadı. | Open Subtitles | لا يوجد لدينا خيار إلا بترك الشيوعية |
Sheldon'ın saygılı olmaktan başka şansı olmasa nasıl olur? | Open Subtitles | ماذا لو ان شيلدون ليس له خيار إلا أن يكون مُحترم؟ |
Birleşmekten başka şansları kalmadı. | Open Subtitles | ليس لديهم أي خيار إلا أن يندمجوا معًأ |