Hepimiz bir düzine aileydik. | Open Subtitles | درزينة من العوائل مجتمعة وعندما أتينا القرية الهندية |
Bak, bir düzine ülkede aranan birini yakalamamıza yardımcı oldun. | Open Subtitles | انظر، لقد ساعدتنا في القبضِ على رجلٍ مطلوبٍ في درزينة من الدّولِ. |
Eski Javier Acosta olsaydı bir düzine Metas piçinin bağırsaklarını yerlere dökerdi, ese. | Open Subtitles | خافيير أكوستا السابق كان سيترك درزينة من جثث الميتاس على الشارع. |
bir düzine insan düşmanlık yüzünden mi katledildi? | Open Subtitles | ذبح درزينة من الناس الابرياء من اجل ضغينة؟ |
...ve bir düzine ya da daha fazla ayı. | Open Subtitles | و درزينة من الدببة في هذه المنطقة |
bir düzine istemem mümkün mü? | Open Subtitles | أريد درزينة من فضلك. |
Görünen o ki, Chitauri istilasından sonra, içinde Cross ve Whalen'in de olduğu bir düzine gönüllü bulunan bir itfaiye aracını New York'a göndermişler. | Open Subtitles | تحمل على متنها درزينة من المتطوعين قبل الإحتلال الفضائي، ومن ضمنهم (كروس) و(وايلن). |
bir düzine ürününde sağlık tehlikesi olduğunu ve Sonmanto'nun yalan söylediğini kanıtlayan yazışmalar. | Open Subtitles | هذه المراسلات تثبت أن (سونمانتو) كانت تكذب عن خطر درزينة من منتجاتها على الصحة |
Sonmanto daha iyi bir iş anlaşması için bir düzine insanı mı öldürdü? | Open Subtitles | سونمانتو) قتلت درزينة من الناس) فقط للحصول على عرض عمل افضل؟ |