| Örneğin efsanevi Juilliard, keman eğitmeni Dorothy Delay'ı düşünün. | TED | على سبيل المثال، فكر في معلمة الكمان جوليارد، اسمها دوروثي ديلاي. |
| Dorothy Delay'in tarzı ile çalışmış ve kendi döneminin tartışmasız en iyi kemancısı oldu. | TED | لقد تدرب على طريقة دوروثي ديلاي وقد أصبح أعظم عازف كمان في جيله كما يزعم. |
| Tom Delay, Jack'in arkadaşı değil miydi? | Open Subtitles | يا إلهي، أليس أحد أصدقاء (جاك)، (توم ديلاي)؟ |
| İki boksörün de organizatörü olman yeterince kötü zaten ama üç ay sonrasına Dele'ye Rossi'yle 250 bin dolarlık maç ayarladığını biliyorum. | Open Subtitles | ان سيئ كفاية ان لتشجيع المقاتلان لكني اعلم انك ابرت صفقة مع ديلاي ليقاتل روسي في اوروبا خلال 3 اشهر |
| Rakibiyse namağlup WBA hafif orta sıklet şampiyonu Gilbert Dele. | Open Subtitles | عندما يواجه بطل العالم الغير المهزوم للآن في وزن المتوسط غيلبرت ديلاي |
| Başlarında Daley diye biri var, Hugs diye biri ve Curtis... ve Mooks diye biri var ama nedense ben hiç tanışmadım. | Open Subtitles | انه يدار من قبل شخص يدعى ديلاي و اخر هاغس و اخر كورتيس و موكس لكني لم التقه قبلا |
| Adam gerçekten Tom Delay'se ve evine gidersen işlerin garipleşmesine hazırlıklı ol. | Open Subtitles | لكن لو كان (توم ديلاي)، وكان عليكِ الذهاب للمنزل معه إستعدي لأن الأمر سيكون غريباً |
| Delay'e söyle, Florida'da Jeb Bush'u sıkıştırsın. Yok, boş ver! Delay'i ben ararım. | Open Subtitles | و إطلب من(ديلاي)أن يتصل بإبن(جيب بوش)في (فلوريدا) لا،لا تهتم |
| Daha önce kimse, Çoğunluk Partisi lideri Tom Delay kadar bizim prensiplerimizi yüceltmemişti. | Open Subtitles | لم يحدث من قبل أن قام فرد كان ثابتا في مبادئنا بالإرتفاع بمثل علو رئيس الأغلبية في مجلس النواب(توم ديلاي) |
| Çünkü eminim hepiniz Bay Delay'i dinlemek istiyorsunuzdur. | Open Subtitles | لأني واثق بأننا جميعا نريد أن نستمع للسيد(ديلاي) |
| Bay Abramoff. Vekil Delay, sizi ofisine çağırıyor. | Open Subtitles | سيد(أبراموف)،عضو(الكونغرس)(ديلاي) يريدك أن تأتي إلى مكتبه |
| Vekil Delay, bütün işlerinizi bırakıp, acilen ofisine gitmenizi söyledi. | Open Subtitles | عضو(الكونغرس)(ديلاي)قال بأنه يجدر بك ترك أي شيء تقوم به و تأتي إلى مكتبه حالا |
| Washington Post, neden Chippewalar hakkında konuşmak için Delay'i arıyor? | Open Subtitles | لم تتصل جريد(واشنطن بوست) بـ(ديلاي)بشأن(شيبوا)؟ |
| Müdür Bey, karşınızda ajan Vivi Delay. | Open Subtitles | "حضرة المدير، العميلة "فيفيان ديلاي |
| Dele şubat ayında unvanı kazanırken Carlos Elliott adındaki aciz rakibini yumruk yağmuruna tutmuştu. | Open Subtitles | عندما فاز ديلاي باللقب في شهر فبراير استطاع ان يهزم خصمه كارلوس اليوت |
| Paris'ten güleryüzlü, nazik bir centilmen. Şampiyon Gilbert Dele. | Open Subtitles | الرقيق الانيق اللبق من باريس البطل جيلبرت ديلاي |
| Dele'yle tekrar maça çıkmayıp daha büyük bir olaya girişeceğiz. | Open Subtitles | سنتخطى اعادة القتال مع ديلاي و نتجه مباشرة نحو شيئ اكبر |
| - Evet, Dele. Ne boksa. | Open Subtitles | اجل ديلاي مهما يكن |
| Yıllardır Daley'in peşindeyiz, ama kimse konuşmak istemiyor. | Open Subtitles | لقد كنا نطارد ديلاي لسنوات لكن لا احد يريد التحدث |
| Daley'in evine bir tim gönderdik. Yola çıktılar. | Open Subtitles | لقد ارسلنا دورية لمنزل ديلاي لقد غادروا جميعا |
| Daley, Hugs, lütfen beni içeri alın, lütfen. Lütfen! Sam, çok üzgünüm. | Open Subtitles | دعني ادخل ديلاي هاغس من فضلكم سام انا اسفة |