| Canını istemedim. Bir çekmece istedim. | Open Subtitles | أنـا لا أطلـب منك كُليـة بـل مـجـرد دُرج |
| Sen yedek çekmece var. Sadece Bütün bu şeyler koymak... | Open Subtitles | لديكِ دُرج احتياطي، قومي بوضع كل هذه الأشياء |
| Seni o makyaj çekmece geri aldı inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنكِ أعدتِ دُرج مساحيق التجميل ذاك |
| Dün gece çorap çekmecem hakkında yazmaya başladım. Çorap gibi erkekler. | Open Subtitles | بالأمس بدأت الكتابة عن دُرج جواربي، الرجال كالجوارب |
| - Ama bellek, masamdaki kilitli çekmecede. | Open Subtitles | -لكنّ الذاكرة المحمولة موجودة في دُرج مُقفل في مكتبي. |
| Bu kadar cehalet olmaz. O peynir çekmecesi. | Open Subtitles | إنظُر أنتَ لاتعرِف شيء ذلك هو دُرج الأجبان |
| Masadaki tuşa bastın mı gizli bir çekmece çıkacak. | Open Subtitles | في اللحظة التي تضغط فيها على هذا الزر في الطاولة سيظهر لك دُرج خفي في المقدمة |
| Üst kalite tabutlarda genellikle kapakta bir yerde bir çekmece olur. | Open Subtitles | -أيّ دُرج؟ التوابيت الراقية بكثير من الأحيان بها دُرج صغير مُخبئ في مكان ما بالغطاء. |
| O çekmece olmasın. Evdeki herhangi başka bir çekmece olabilir. | Open Subtitles | سـوف آخـذ أي دُرج فـي المنـزل |
| Burada bir çekmecem olsa iyi olabilir. | Open Subtitles | ربمـا يـجـدر بـي أن أحـظـى بـدُرج هنـا دُرج ؟ |
| Sen, çekmecede öylece duran kör bıçak gibisin. Ama endişelenme. | Open Subtitles | أنتَ كسكّين مثلّمة في دُرج لكنْ لا تقلق... |
| Senin için çekmecede saklayacağım. | Open Subtitles | سأضعمالكفي دُرج, |
| Levi bankalara güvenmezdi, içinde gizli bir çekmecesi olan eski tip bir masam vardı. | Open Subtitles | لا يثق(ليفاي)بالبنوك وكان لديّ مكتب قديم قابل للسحب من الأعلى يوجد فيه دُرج سرّي,حيث |