| En azından Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu anlamaya çalışsan? | Open Subtitles | ألا تستطيع على الأقل أن تفهم كم يعني ذلك الأمر بالنسبة لي؟ |
| Bunun mümkün olması gerçeği, şüphelendiğim bir şeyi haklı çıkartıyor. | Open Subtitles | والآن، صحة ذلك الأمر تثبت شيئا قد خمنته من قبل |
| Sizde hepimizin istediği o şey var ve senden başka herkes Bunun farkında. | Open Subtitles | إنّكما تملكان ذلك الأمر الذي نريده جميعًا والجميع يبدو بأنّه يعرف ذلك عداكِ. |
| Belki bunu da görebiliriz. bundan bahset. | TED | ربما يمكننا رؤية ذلك، حدثنا عن ذلك الأمر |
| Dolayısıyla seçtiğimiz iki konu bunlardı. Kuruluşun yaptığı herşey buna odaklıydı. | TED | وهكذا اخترنا هذين الأمرين، وكل ما تقوم به المؤسسة ينصب التركيز فيه على ذلك الأمر. |
| Tanrım, ben de bu işin içindeyim, ama ben bile anlamıyorum. | Open Subtitles | اللعنة, أنا فيّ ذلك الأمر معك, و لا أفهمه. |
| Onları ne kadar erken öğrenmeye başlarsan Bu iş o kadar iyi çözülecek. | Open Subtitles | ، وكلما بدأتِ في تعلم ذلك مُبكراً كُلما ازدادت فرص نجاح ذلك الأمر |
| Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu anlamıyor musun? | Open Subtitles | ألا يُمكنك رؤية مدى أهمية ذلك الأمر بالنسبة لي ؟ |
| Bunun benim için ne kadar önemli olabileceğini bilmiyor musun? | Open Subtitles | لا تعرفين ماذا ؟ مقدار اهمية ذلك الأمر لي ؟ |
| Artık Bunun hakkında konuşmayacağız.Çok üzücü. | TED | ولن نتكلم عن ذلك الأمر كثيرًا فهو أمر يسبب الاكتئاب |
| Ee Bunun seninle ne sokup çıkartmışlığı var? | Open Subtitles | هذا هو الأمر، أليس كذلك؟ وماذا عن علاقة ذلك الأمر بِك؟ |
| Lütfen Bunun için endişelenmeyi sadece bana bırakmışsın. | Open Subtitles | أعتقد أنه بإمكانكِ الإعتماد عليّ في ترتيب ذلك الأمر |
| Canımızı acıttı ama Bunun üstesinden geldik ve bunu geride bıraktık. | Open Subtitles | , أعرف أن ذلك قد آذانا , ولكننا نجونا من ذلك ولقد إنتهى ذلك الأمر الآن |
| Evin hizmetçisine temizlettiler. Bunun harika bir şey olduğunu düşünmüştü. | Open Subtitles | لقد طلبوا من مدبرة المنزل لويسا أن تقوم بتنظيف ذلك اعتقدوا أن ذلك الأمر كان هستيريا |
| bundan söz ettiğimiz an annemiz olmayacağını söyledi. | Open Subtitles | قالت: اللحظة التي سنتحدث فيها عن ذلك الأمر هي نفس اللحظة التي ستتوقف بها عن كونها أمنا |
| bundan daha karışık bir durum söz konusu. | Open Subtitles | لقد نمت معها لمدة 7 سنوات بعد ذلك الأمر أكثر تعقيداً |
| İş gitti, geleneksel yaşam tarzı gitti ve insanların buna öfke duyması şaşılacak bir şey değil. | TED | العمل ذهب، طريقتنا التقليدية في الحياة اختفت و ليس من الغريب ان يخاف الناس من ذلك الأمر |
| Bildiğim tek şey bu işin dışında kalman gerektiği. | Open Subtitles | ولكنّي أعلم أن عليك ان تبتعد عن ذلك الأمر. |
| Sonra o işten sıkılmış ve ceset hırsızı olarak kafasını dinlemek istemiş. | Open Subtitles | ولكنه ملت من ذلك الأمر وكانت تطلع الى ان تكون مثلنا |
| - Bunu yukarı taşıman gerek. | Open Subtitles | عليك مُناقشة ذلك الأمر مع السلطات الأعلى |
| Lâkin benim sorum, bu işi yapıp yapamayacağına dairdir. | Open Subtitles | لكن تساؤلي هو هل يستطيع أن يؤدي ذلك الأمر أم لا؟ |
| Yani 3 ile 5 milyar yıl içinde eğer insanlar hala dünyada olursa Bununla uğraşmaları gerekecek. | TED | ل 3 حتى 5 بلايين سنة، هذا إن كان ما يزال هناك بشر على الأرض، يجب عليهم التعامل مع ذلك الأمر. |