| O yaşlı adam Batı Yakası'nın en büyük mafya babası. | Open Subtitles | ذلك العجوز كان من أكبر أسياد الجريمة في الساحل الغربي |
| O yaşlı, bitik ucubeyi görünce, benim de zamanımın yaklaştığını fark ettim. | Open Subtitles | النظر إلى ذلك العجوز الخرف جعلني الاحظ أنا لست شاب بمقتبل الحياة |
| O ihtiyar yıllarını beni adam etmek için harcadı. | Open Subtitles | ذلك العجوز قضى الكثير من السنوات ..في محاولة منه لـ ـيجعل مني رجل محترم.. |
| yaşlı adamın bilmediği çok şey var. | Open Subtitles | يعلم هذا ؟ نحن لا نعرف إلا أمر ذلك العجوز |
| - İhtiyar olsa bilirdi. - Evet, bize önerilerde bulunabilirdi. | Open Subtitles | ذلك العجوز يعرف آجل , ربما يستطيع مساعدتنا |
| Harika gözüküyor. 137 odanın hepsinden O yaşlı adam kokusunu çıkardığımıza inanamıyorum. | Open Subtitles | يبدو رائعاً ، لا أصدق أننا نظفنا 137غرفة من رائحة ذلك العجوز |
| O yaşlı adam 84 gündür tek bir balık yakalayamamış. | Open Subtitles | ذلك العجوز خرج للصيد لأربع و ثمانين يوماً دون أن يمسك سمكة |
| Sorular soran O yaşlı adamı tanıyor musun? | Open Subtitles | هل تعرفين ذلك العجوز الذي كان يطرح الأسئلة؟ |
| O yaşlı herif 80'i geçemezdi. | Open Subtitles | ذلك العجوز العفن لم يسق أكثر من خمسة وأربعين. |
| Bu işin bitmesi için O yaşlı pisliğe fotoğrafları götürmelisin. | Open Subtitles | عليكَ أخذ تلكَ الصور إلى ذلك العجوز اللعين، لتنهي هذا الأمر للأبد، اتسمعني أيّها الشاب؟ |
| Şu öndeki yaşlı adam, ilgiye muhtaç. Konuşacak ve kasiyeri meşgul edecek. | Open Subtitles | ذلك العجوز الذي بالأمام يريد الحضيّ بالإهتمام لدرجة قد يقطع رأس المحاسب |
| Elimde, O ihtiyar hıyarı sonsuza kadar gömecek bir şey var. | Open Subtitles | لدي شيء سوف يدفن ذلك العجوز مرة واحدة وللأبد |
| Ino ve Sakura, lütfen yaşlı adamın cesedine bakın. | Open Subtitles | اينو وساكورا,رجاء اذهبوا وابحثو عن جثة ذلك العجوز |
| Düşün İtalya'yı bırakıp şu yaşlı ve kötü adamla yaşamaya gelmiş. | Open Subtitles | تخيلي ان تتركي ايطاليا للعيش مع ذلك العجوز الفظيع! جو حسني الفاظك |
| Gerçekten buna inanıyorsan, neden o ihtiyarı öldürdün? | Open Subtitles | إن كنت تعتقد هذا حقاً، فلما قتلت ذلك العجوز ؟ |
| O çılgın yaşlı adama baktığımdan beri kafamdaki düşünceler dönüp duruyor. | Open Subtitles | و الآن العجلات في راسي تدور منذ أن نظرت إلى ذلك العجوز المخرف |
| - Unut bunu. Bu yaşlı adamı senin makineye bağlamak ister misin? | Open Subtitles | أتريد تسليك ذلك العجوز بآلة تخطيط الدماغ ؟ |
| - İhtiyarin iyi bir hafızası var. | Open Subtitles | ذلك العجوز له ذاكرة جيدة. |
| Kır saçlı yaşlı herifi tutukladığınızı duydum. | Open Subtitles | سمعت أنك اعتقلت ذلك العجوز ذو الشعر الأبيض |