| Bahçeli ve jakuzili bir ev aldım, aynı gittiğimiz O otel gibi. | Open Subtitles | جهزت منزلا لنا فيه حديقة و حوض جاكوزي كما في ذلك الفندق الذي كنا نذهب اليه؟ |
| O otel odasında beni bırakarak ne haltlar ettiğini sanıyorsun bilmiyorum ama buraya gelen otobüsü kaçırdım. | Open Subtitles | ،لا أعرف ماذا ظننت أنك تفعل تاركني وراءك بغرفة ذلك الفندق لكني فوت حافلة العودة إلى هنا |
| Alçaktan uçup o otelin çatısını yalar geçeriz. | Open Subtitles | سنطير على مستوى منخفض ونهزّ بلاط سقف ذلك الفندق |
| Birçok insan buna hayır der. Genelde o otelin dışında şansım hep yaver gider. | Open Subtitles | بالطبع كان ينتظرني حظ وفير أمام ذلك الفندق. |
| O otele bir daha gitmem, zaten seni de almazlar. Gerek yok ki. | Open Subtitles | أنا لن أعود إلى ذلك الفندق وأنا متأكدة أنهم لن يسمحوا لك بالدخول |
| Eyalet çıkışındaki o oteli düşünüyordum da... | Open Subtitles | أحضرت عدة التخييم كنت أفكر بشأن ذلك الفندق |
| Biz O otelde buluşmayı planladık, istasyonun önünde. | Open Subtitles | لقد خططنا أن نتقابل في ذلك الفندق الذي أمام المحطة. |
| Söylesene şu otelde fiyatlar nasıl? | Open Subtitles | ذلك الفندق اخبرينى ما هى أسعاره؟ لماذا؟ |
| Beni O otel odasında bir başıma bıraktıklarında anlaşmanın hükmü kalmadı. | Open Subtitles | بمجرد تركهم لي في ذلك الفندق فعقدنا لاغي وباطل |
| Pek mantıklı değil ama O otel odasında kan kaybedecek hale gelme sebebi bu olabilir. | Open Subtitles | لا يبدو الأمر منطقياً ، لكنه كان ليُفسر أمر أن ينتهي الحال بها وهي تنزف في غرفة ذلك الفندق |
| Çorap. Çoraba ihtiyacım var O otel zeminleri pis. | Open Subtitles | جوارب، أريد جوارب أرضية ذلك الفندق متسخة |
| O otel dökülüyor ve tekelin acınası durumda. | Open Subtitles | ذلك الفندق خُردة ، و"المونوبلي" خاصتك سخيفة |
| Ben...gecenin bir yarısı O otel odasında uyandım... | Open Subtitles | إستيقظت في منتصف الليل وأنا في ذلك الفندق... |
| O otel bizim sigorta poliçemizdi. | Open Subtitles | ذلك الفندق كان بوليصة التأمين خاصتنا |
| Biz harika dizayncılarız. o otelin altından girip üstünden çıkabiliriz. | Open Subtitles | نحن مصممات ديكور متمرّسات بإمكاننا جعل ذلك الفندق جوهرة |
| o otelin içinde her şeyden habersiz büyüdüm. | Open Subtitles | أعني، أنني نشأت لا أعلم أي شئ بسبب نشأتي في ذلك الفندق.. |
| O otele bir daha gitmem, zaten seni de almazlar. | Open Subtitles | أنا لن أعود إلى ذلك الفندق وأنا متأكدة أنهم لن يسمحوا لك بالدخول |
| Ta ki bana seni O otele silahla götürenin ne olduğunu anlatana kadar. | Open Subtitles | حتى اعرف بالضبط ما الذي جعلك تحضرين مسدسا الى ذلك الفندق |
| Tabii ki, o oteli biliyorum. | Open Subtitles | بالتأكيد , أعرف أين يوجد ذلك الفندق |
| Cocoa Beach'deki o oteli hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكرين ذلك الفندق في شاطئ كوكوا ؟ |
| Bütün bildiğimiz, Albay'ın O otelde bir buluşma ayarladığı. Ve nasıl olduysa, sen ortaya çıktın ve onu öldürdün. | Open Subtitles | كلّ ما نعرفه أن العقيد أعدَّ للقاءٍ في ذلك الفندق وبطريقة ما أتيتَ وقتلته. |
| Sokağın karşısındaki şu otelde oyalanacağım. | Open Subtitles | في ذلك الفندق المقابل في هذا الشارع |
| şu otel yatakları sırtının canına okuyor. | Open Subtitles | فرشة ذلك الفندق تؤذي ظهرك |