| Bazıları yanlış seçim yapmış, Hepsi bu. Hayat zor diyorlar. | Open Subtitles | وبعض الناس يقومون بإختيار سيئ ذلك كل شيء انهم يقولون ان الحياة صعبة |
| Neler olduğunu anlamalıyız diye düşünüyorum, Hepsi bu. | Open Subtitles | أظن أن علينا أن نكتشف ما الذي يجري هنا, ذلك كل شيء. |
| Bilmiyorum. Sanırım kendimi baskı altında hissettim, Hepsi bu. | Open Subtitles | لا أعلم, أظن أنني أشعر بكثير من الضغط, ذلك كل شيء. |
| Bu kadar. Peki şimdi ne yapmalıyız? | TED | كان ذلك كل شيء. لذا ماذا يجب أن نفعل الآن؟ |
| Ben olmaz. Hiçbir şey bilmiyorum. Ben bilet satarım o kadar. | Open Subtitles | ليس أنا، لا أعرف شيئاً سأبيع التذاكر لكن ذلك كل شيء |
| Sadece düşük vergiler ve silâhlarını istiyorlar. Hepsi bu. | Open Subtitles | يريدون أسلحتهم وضرائب منخفضة، ذلك كل شيء |
| Sadece farklı yollardan yürüyoruz, Hepsi bu. | Open Subtitles | فقط نسلك طرق مختلفة للوصول إلى هناك ذلك كل شيء |
| - Hayır sadece radyoda çalışıyorum, Hepsi bu. - Önemli olan da bu. | Open Subtitles | لا , أنا فقط أعمل في الراديو ذلك كل شيء , حسنا , هذا كل شيء |
| Hayır, sıfır yerçekiminin etkisi Hepsi bu. | Open Subtitles | لا، إنعدام الجاذبية يأخذ بعض التعود عليه، ذلك كل شيء. |
| Anahtarları ve cüzdanımı almalıyım, Hepsi bu kadar. | Open Subtitles | فقط أحتاج للمفاتيح و المحفظة ، ذلك كل شيء |
| Ben nasıl bir şeymiş görmek istedim sadece. Hepsi bu. | Open Subtitles | أردتُ فقط أن أرى كيف هو الشعور بذلك ذلك كل شيء |
| Yasal olup olmadığını merak ediyorum, Hepsi bu. | Open Subtitles | كنت فقط أتسائل إذا هو كان شرعي، ذلك كل شيء. |
| Bu yüzden daha yaratıcı bir çözüm bulmak istiyoruz. Hepsi bu. | Open Subtitles | لذا نحن بحاجة للتوصل لحل مبتكر، ذلك كل شيء |
| Evet beni öpebilirsin ama her şey ayarlanana kadar Hepsi bu. | Open Subtitles | أجل تستطيع تقبيلي لكن ذلك كل شيء حتى تستقر الأمور |
| Keşke onunla konuşabilseydim, Hepsi bu. Ama beni bilmiyor. | Open Subtitles | أتمنى لو أستطيع التحدث معها ذلك كل شيء لكنها لاتتعرف إليّ |
| Bazen de motosiklete biniyor. Hepsi bu. Bu iş çok ciddi, Carter. | Open Subtitles | إنّه طويل يرتدي حلّة أحياناً يقود دراجة، ذلك كل شيء |
| İşte Hepsi bu yüzden. Christopher senin yaptıklarından muzdarip. Zavallı çocuk. | Open Subtitles | ذلك كل شيء , أنت ِ تريدين أن تجعلي كرستوفر يعاني , الولد المسكين |
| Bir kaç gün sonra konuşma şansımız oldu ama Hepsi bu kadardı. | Open Subtitles | تحدثنا بعدَ مرور بضعة أيام، لكن كانَ ذلك كل شيء. |
| Üzgünüm, millet. Bugünlük Bu kadar. Bir iki küçük ayarlama yaptırmam gerekiyor. | Open Subtitles | آسف يا جماعة، ذلك كل شيء لليوم، لقد تأخرت عن الموعد. |
| Annesi Claire ile yaşıyor. Hakkındakiler Bu kadar. | Open Subtitles | انه يعيش مع أمه كلير ذلك كل شيء تقريبا,انه نظيف |
| Ben malzemeleri almayı ve kendi katımla uğraşmayı kabul ettim, ama o kadar. | Open Subtitles | وافقت على إحضار التجهيزات, و الإهتمام بطابقي, لكن ذلك كل شيء. |
| Bu her şeyi değiştirdi. Bu andan itibaren mühendisleri bota geri getiremiyordunuz. | TED | غير ذلك كل شيء. منذ ذلك الوقت، لا تستطيع أن تعيد هؤلاء المهندسين إلى القارب. |