| Değil. Reklamda bankaya gelince size "merhaba" denmezse, yüz dolar kazanacaksınız, yazıyordu. | Open Subtitles | ذُكر في الإعلان أن البنك سيدفع مئة دولار إن لم تُحيّا بـ"مرحباً" |
| İlanda buranın 6 aydır satılık olduğu yazıyordu. | Open Subtitles | ذُكر في الإعلان أن هذا المنزل معروض في السوق منذ 6 أشهر. |
| Levhada öyle yazıyordu. | Open Subtitles | -هذا ما ذُكر في الصحيفة |
| - Haklısın. Yağ İncil'de var. | Open Subtitles | هذا صحيح، الزيتون ذُكر في الكتاب المقدس |
| Büyük ayinimiz yakında günahkâr insanların var ettiği bu toprakları temizleyecek, bu toprakları var eden insanlar da, tıpkı İncil çağındaki Büyük Tufan gibi, yeni dünyamıza yer yaratacak. | Open Subtitles | فقريباً سنطهر بقداسنا العظيم هذه الارض من العذاب والاذى الذي يلحق بنا وكذلك من الذين يقومون بتعذيبنا وأذيتنا مثل الطوفان العظيم الذي ذُكر في الاسفار التوراتية |
| Bayan, kitabında da yazdığı üzere kocanızın ilk bakkalını kurması amcasından aldığı borçla mı oldu? | Open Subtitles | سيدتي،هل تستطيعي إثبات بأن زوجك بدأ بقالته الأولى بقرض من خاله مثلما ذُكر في الكتاب؟ |
| masumları korumak için, gölgeler kitabında yazdığı gibi | Open Subtitles | لتحمي الأبرياء كما ذُكر في كتاب الظلال |
| - Onu İncil'den almış. - Ya da İncil ondan. | Open Subtitles | مثل ما ذُكر في الكتاب المقدس " و قد يكون الكتاب المقدس من أقتبسها منه " |
| - Pasaportunda ne yazdığı umurumda değil. | Open Subtitles | -لا أهتم إطلاقاً بما ذُكر في جواز سفره |