| dedim. Her neyse, yani sizler bu gösteriyi izleyebiliyorsunuz, çünkü o harika, ve onun ismi Mark. | TED | على كل حال، أنتي هنا لمعاملة، لانه رائع, و اسمه مارك |
| Bu bir spor tabiri. Araştırdım. Nasıl böyle harika ve aklı başında olabiliyorsun? | Open Subtitles | تلك مصطلحات رياضية بحثت عنها كيف يمكنك أن تكون رائع و حساس؟ |
| Yani yetenekli, güzel ve esprili, nefis yemekler pişiren... harika dans eden biri... ve böyle olmak için bir erkeğe ihtiyacı olmayan biri. | Open Subtitles | هذه الأم الموهوبة و الجميلة و المرحة و طبخها رائع و رقصها رائع و لا تحتاج رجلاً من أجل هذه الأشياء |
| Burası hoş ve sıcak bir yerdir. Özellikle de geceleri. | Open Subtitles | . هذا مكان رائع و دافئ ، خصوصاً في الليل |
| Fakat aynı zamanda, bilincin veya kendi bilincimizin, düşündüğümüz gibi mükemmel olmadığını da size göstermeye çalışacağım. | TED | لكن سوف أحاول أيضا أن أريكم أن الإدراك ليس تماما مثل الإعجاز إدراكك ليس تماما رائع و كأنك كما فكرت به |
| Evet öylesin.Herkesin sana ne muhteşem ve harika olduğunu söylemelerini istiyorsun | Open Subtitles | أنت ترغب من الجميع أن يخبروك كم أنتَ رائع و بارع |
| Sağlıklıydı, Harika bir evi ve güzel bir ailesi vardı. | Open Subtitles | لقد كانت ذات صحة، و منزل رائع و عائلة رائعة |
| Bu yaz, hem harika hem de berbat bir yazdı. | Open Subtitles | صيف 2006 كان رائع و شنيع |
| O halde harika ve büyüleyici olan Whippoorwill'e bayılacaksın. | Open Subtitles | حسناً .إذاً سوف تحبين فندق الوبيرويل أنه رائع و ساحر |
| Bu harika. Ve son duygu, gurur. | TED | أمر رائع. و أخيرا احساس الفخر. |
| Zeki, çatlak, harika ve onunla ilgili her küçük detayı biliyor. | Open Subtitles | إنه ذكي، غاضب و رائع و يعلم كل شيء عنها |
| Sen ağır başlı, bilgili, cesur düzenli, eli işe yatkın, ferasetli, güzel ve has azgınsın. | Open Subtitles | أنت واضح و رائع و شجاع وبارع وجذاب وماكر ومثير |
| Bu CD'lerin sesi çok güzel ve bunu biliyorsun. | Open Subtitles | تلك الأقراص, صوتها رائع و أنت تعلم بذلك |
| güzel ve sıcak değil mi? | Open Subtitles | هذا شعور رائع و دافيء اليس كذلك؟ |
| Neden daha hoş ve tropikal bir yere taşınmıyorum ki? | Open Subtitles | مثل, لماذا لا تنتقل لمكان اخر رائع و استوائي؟ |
| Bu, çok hoş. Ve biz de bitirdik. | Open Subtitles | هذا رائع و قد انتهينا |
| O mükemmel bir itfaiyeci ve tamamen bizim tarafımıza olmak istiyor Angela. | Open Subtitles | إنه إطفائي رائع و هو ما نحتاجه بالضبط إلى جانبنا |
| Ne mükemmel bir iş çıkarmışsınız. Bir tanesine bile zarar gelmemiş. | Open Subtitles | لقد أتممت المهمة بشكل رائع و لم تؤذ أياً منها |
| Ama Harika bir adam, Harika bir patron, ve harika bir dost. | Open Subtitles | لكن ، هو أيضاً رجل رائع ، مدير رائع و صديق رائع |
| Gizemli ve harika biri köyümüze yemek getirdi. | Open Subtitles | الطعام وصل إلى قريتنا بواسطة شخص رائع و غامض |
| Ben Harika bir şekilde yapıyordum. Ama sonra o geldi ve herşeyi mahvetti. | Open Subtitles | لقد كنتُ أقوم بها بشكل رائع و ثم أتى و خرب كل شيء |
| Diyelim ki biri ile Harika bir şey yaptın ama ne kadar harika olduğunu söylemeyi unutun ve şimdi o birisinin muhtemelen kalbi çok kırıldı. | Open Subtitles | قل أن شيء رائع حدث مع شخص ما لكنكـ نسيت ان تقول له كم كان رائع و الأن قال لكـ أحدهم انه على الأرجح مؤلم |
| Çalışan: muhteşem bir görüş açısına sahip olacaklar ve bence bu yıkım yerinin tüm bütünlüğünü anlıyacaklar. | TED | شخص:سيحظى الناس على منظر شامل و رائع و أعتقد بإنهم سيدركون و بشكل واضح الكم الهائل من الدمار الذي لحق بهذا المكان |
| Aynı anda hem sevimli hem de berbat. | Open Subtitles | رائع و جميل في نفس الوقت |