| Varlığının kraliçeye büyük bir rahatlık verdiğinden eminim. | Open Subtitles | أنا واثقة من إنّ وجودكَ يعطي راحة كبيرة للملكة |
| Kulağa öyle geliyor ki, bu kuşkusuzluğunuz size büyük bir rahatlık sağlıyor. | Open Subtitles | يبدو وكأن يقينك يمنحك راحة كبيرة |
| O yüzden bunun büyük bir rahatlık olduğunu söylemem gerek. | Open Subtitles | لذا ... يجب أن أقول , انها راحة كبيرة |
| Stresli anlarımda beni çok rahatlatıyor. | Open Subtitles | إنها تمنحني راحة كبيرة في الأوقات العصيبة. |
| Stresli anlarımda beni çok rahatlatıyor. | Open Subtitles | إنها تمنحني راحة كبيرة في الأوقات العصيبة. |
| Wisconsin'den Kıdemsiz Senatör'ün yaptıkları yurtdışındaki müttefiklerimizde endişe ve korkuya neden oldu ve düşmanlarımıza da epeyce rahatlatmıştır. | Open Subtitles | "تصرفاتمحافظ"ويسكونسن... سببت إنذاراً وفزعاً بين حلفائنافيالخارج... وتسببت في راحة كبيرة إلى أعدائنا |
| Bu büyük bir rahatlık olur Uhtred, | Open Subtitles | (ستكون راحة كبيرة يا (أوتريد |
| "...epeyce rahatlatmıştır." | Open Subtitles | تسببت في راحة كبيرة إلى أعدائنا" |