Mükemmel bir soydan gelen ve rakip tanımayan atıyla, milyoner Bay Riddle sonunda mükemmel atı yaratmış olabilir. | Open Subtitles | إنه مثال للتربية المثالية والعرض المشرف والسجل المثالى المليونير السّيد رديل ربما حصل أخيرا على الحصان المثالى |
Otostop çekmiş olabilir ya da bir kamyonun arkasına atlamıştır. | Open Subtitles | ربما حصل على توصيله مجانيه من احد الماره، او قفز خلف شاحنه قبل تسع دقائق، |
Suç ortağı veya çalıntı malları satmaya çalıştığı biriyle tartışmış olabilir. | Open Subtitles | ربما حصل مشابكه مع متواطئ شخص كانت تحاول بيع البضاعه ألمسروقه له |
Belki de yeni bir iş bulmuştur ya da annesini ziyarete gitmiştir. | Open Subtitles | او ربما حصل على وظيفة جديدة, او ربما ذهب لزيارة امه |
- Belki de gücünü buradan alıyordur. - Canavar büyük, yaşlı, kösele gibi uzvunu adama saplamış. | Open Subtitles | ــ ربما حصل علي قوته بتلك الطريقة ــ أظن أنه لم يبقي منه شئ |
Belki lâyığını bulmuştur. Lana da bulmalı. | Open Subtitles | ربما حصل على ما أستحقه وعلى لانا أن تحصل على ماتستحقه أيضاً |
Lise için öyle olabilir ama üniversitedeyiz. | Open Subtitles | حسنًا، ربما حصل ذلك أثناء الثانوية لكننا في الجامعة |
Muhammet Ali mektubuna ne olmuş olabilir biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم مالذي حصل ربما حصل لرسالتك؟ |
Biraz daha güney havası oluşmuş olabilir. | Open Subtitles | ربما حصل على القيل من السحر الجنوبي |
Ben uyurken oluyor olabilir. | Open Subtitles | ربما حصل ذلك عندما كنت نائماً |
Belki iletişim eksikliğimiz olabilir. | Open Subtitles | ربما حصل لدينا سوء فهم |
- Dileğini gerçekleştirmiş olabilir. | Open Subtitles | حسنا ، ربما حصل على ما يبتغي |
Ray kitap kulübünü almış olabilir. | Open Subtitles | ربما حصل (راي) على نادي القراءة, |
Belki ortağı açgözlülük etti, bütün parayı istedi. | Open Subtitles | ربما حصل شريكه الجشع , قرر انه يريد كل المال |
Sürekli elinde bıçak olan bir adamdan bahsediyor Belki de kaçmaya çalışırken boğuşma olmuştur. | Open Subtitles | أنه مستمر بالحديث عن شخص ما يحمل سكيناً ربما حصل على فرصة جيدة للإفلات منه |
Belki sadece bir yanlış anlaşılmaydı. | Open Subtitles | ربما حصل مجرد سوء تفاهم أو قد يحصل شيء آخر |
Onu rahat bırakın. Belki sıkıntılı bir dönem geçiriyordur, değil mi Rae? | Open Subtitles | دعوها وشأنها, ربما حصل لها بعض المشاكل صحيح راي ؟ |
Belki burada şiddetli bir boğuşma oldu peşinden de iyi bir temizlik yapıldı. | Open Subtitles | ربما حصل صراع عنيف هنا يتبعه مسح أثر شامل |