Kurye olmalı. Müzik seti getirecekti. | Open Subtitles | ذلك رجل التوصيل المنزلي يجب أن يكون صوتك عالٍ لتتماشى معه |
Öyle görünüyor ki, Kurye gerçekten bir Kurye. | Open Subtitles | إتضح فعلاً أن رجل التوصيل رجل توصيل |
Siz yokken Meksika yemeği sipariş etmiştik ve teslimatçı çocuk tökezledi ve sonra Bay Griswald dedi ki; | Open Subtitles | حسناً, عندما كنت غائباً, طلبنا أكل مكسيكي. ووقع رجل التوصيل, |
Aptal teslimatçı çocuk veya doktor odasındaki dolabından yemeğini çaldığın aptal adam, değil mi? | Open Subtitles | الغبي رجل التوصيل أم الرجل الغبي الذي سرقت طعامه من براد الإستراحة؟ |
Aynen, pizzacı parasının ödendiğini söyledi biz de yanlış yere götürdüğünü fark edene dek yiyip bitirmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | أجل، قال رجل التوصيل أنها مدفوعة سلفاً لذلك نحاول التهامها كلها قبل أن يكتشف أنه سلمها إلى العنوان الخاطئ |
Evet, eve nihayet 6'da geldim. Kargocu, buraya 6.30'da geldi ve bu paketi teslim etti. | Open Subtitles | أجل، لقد وصلت هنا في السادسة صباحًا وثم جاء رجل التوصيل في السادسة والنصف.. |
Şu Çin yemekleri getiren çocuğu biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرفين رجل التوصيل من المطعم الصيني؟ |
Örnek olarak, bir Kurye. SağIık sigortası. Yük artar. | Open Subtitles | على سبيل المثال، رجل التوصيل العناية الصحية, التوسعات في العمل... |
Metrodaki saldırının nedeni bu. Kurye muhtemelen uyuşturucu taşıyordu. | Open Subtitles | رجل التوصيل كان يحمل |
Özür dilerim Kurye sandım, Alex'i mi arıyorsunuz? | Open Subtitles | -آسف، ظننتكُ رجل التوصيل المنزلي، أتريد (آليكس)؟ |
- Kurye çocuk öyle dedi. | Open Subtitles | هذا ما قاله رجل التوصيل |
teslimatçı çocuk bizi gördü. Ev arkadaşın da oradaydı. - Evet, anlattım onlara. | Open Subtitles | رجل التوصيل رآنا و رفيقتك في الشقة كانت هناك |
Nasıl yaptığını söyle yeter. Hani kapına teslimatçı çocuk gelmişti. Yaklaşık 1 ay önce, elinde "Za"yla. | Open Subtitles | رجل التوصيل أتى الى بابك قبل شهر , لديه القليل من زا... |
teslimatçı çocuk mu? | Open Subtitles | ماذا عن رجل التوصيل ؟ |
Booth, katil bir tişört ve şapka alıp pizzacı rolü yapmış olabilir. | Open Subtitles | (بوث)، أنظر، ربما قد إشترى القاتل قميصاً وقبعة وتظاهر بأنّه رجل التوصيل. |
Ama pizzacı adam , Julio, | Open Subtitles | لكن رجل التوصيل يوليو |
Tanrım, Lutz, adam Kargocu. | Open Subtitles | اهدأ (لوتز), إنه رجل التوصيل. |
Şu Çin yemekleri getiren çocuğu biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرفين رجل التوصيل من المطعم الصيني؟ |
-Olmaz. Babam herzaman yemeği getiren çocuğu taklit ediyor. | Open Subtitles | -لا أبي يقلد رجل التوصيل للمنازل دائما |