| Piyasa durgun zaten. Hissedarlara karşı sorumluyum. | Open Subtitles | هناك ركود فى البلاد , لدىَ مساهمين أنا مسؤول عنهم |
| Piyasa durgun zaten. Hissedarlara karşı sorumluyum. | Open Subtitles | هناك ركود فى البلاد , لدىَ مساهمين أنا مسؤول عنهم |
| Bütün işlerin iniş ve çıkışları vardır. Ufak bir durgunluk yaşadık. | Open Subtitles | تعاني كلّ الأعمال من تذبذبات، نحن في حالة ركود صغيرة فقط. |
| Evet. Ekonomik durgunluk Belçika'daki kadar kötü değil. | Open Subtitles | نعم, ركود الاقتصاد ليس بذلك السوء كما في البلجيك |
| Staz Ağı indirildiğinde bizi alması için bir araç ayarlayacağım. | Open Subtitles | استردادها. سوف أرتب لبكرة وسيلة للحصول على شباك ركود خفضت. |
| Trevor, iki kişilik Statiz alanı nasıl daha fazla kişi alır söylemen lazım. | Open Subtitles | تريفور، تحتاج أن تقول لي كيفية جعل حقل ركود شخصين عقد أكثر من شخصين. |
| Bir Volm yaralanırsa, staza geçer ve kendi iyileşir tabii ömrünün sonuna gelmediyse. | Open Subtitles | الـ(فولم) المصاب يدخل في ركود ويشفي نفسه |
| Ekibim geminizi keşfetti. Mürettebatınız durağanlık kapsüllerindeydi. | Open Subtitles | إكتشف فريقي مركبتكم كان طاقمكم في حاويات ركود |
| Durgunluğun ortasındayız. Seçim, ekonomi hakında olmaya başlayacak. | Open Subtitles | .إننا في منتصف من ركود أقتصادي .هذه الإنتخابات ستكون حول الإقتصاد |
| Vinci, bu durgun ekonomide kahrolası bir başarı hikâyesidir. | Open Subtitles | فينشي تعيش قصّة نجاح لعينة بينما هنالك ركود إقتصادي. |
| Nehir durgun ve mola yerine doğru yavaşça ilerliyoruz. | Open Subtitles | مجرى النهر بطيء ونحن في حالة ركود |
| Nehir durgun ve mola yerine doğru yavaşça ilerliyoruz. | Open Subtitles | مجرى النهر بطيء ونحن في حالة ركود |
| Seks hayatının son günlerde durgun olduğu düşünülürse, biraz hareket beklemişsindir. | Open Subtitles | إعتِبار الذي a ركود حياتكَ الجنسية كَانتْ في، أَعْرفُ بأنّك كُنْتَ تَتمنّى لa قليلاً، تَعْرفُ، عمل. |
| Bu aralar piyasa durgun. İşler kötü durumda. | Open Subtitles | إنّنا نمرّ بفترة ركود هذا ما عليه الحال |
| Piyasada bir durgunluk varmış ve 18 milyon sterlin içeri girmişiz. | Open Subtitles | هناك فترة ركود تحدث وقد أنفقنا 18 مليون جنيه على خط وسط مدافع |
| Bilirsin, doğumdan sonra cinsel ilişkide durgunluk olabilir. | Open Subtitles | حسناً، أتعرف، إنّه أمر شائع مُعاناة ركود في النشاط الجنسي بعد إنجاب طفلة. |
| Ve, Sayın Yargıç, bu işte asla durgunluk olmuyor. | Open Subtitles | لذلك ، أين الخــدمة ؟ سيدي ، لا يوجد ركود أبداً في هذا العمل |
| Ekonomide durgunluk var. Ticaret konusunda derece yaptım. | Open Subtitles | .هناك ركود اقتصاديّ فأنا لدىّ شهادة في التجارة |
| Çekil yolumdan." Çılgın olan şey ise -- Dubai'de bile durgunluk söz konusu ama bunu fiyatlardan anlayamıyorsunuz. Dubai AVM'de | TED | وما هو مجنون -- هناك ركود يحدث ، حتى في دبي ، ولكنك لا تعرف الأسعار هناك. في مركز دبي للتسوّق، |
| Staz ağını nasıl indirmeyi düşünüyorsun? | Open Subtitles | كيف كنت تخطط للحصول على شباك ركود خفضت؟ |
| Statiz bölgesi yaratıyorsa ilk yardıma ihtiyacı olacak demek. | Open Subtitles | حقل ركود يعني انه تسير في حاجة إلى الإنعاش. |
| - Evet. Kendini staza soktu şu an. | Open Subtitles | نعم هو وضع نفسه في حالة ركود |
| Ekibinizi ve sizi durağanlık kapsüllerinde bulduk. | Open Subtitles | وجدناك وطاقمك في حاويات ركود |
| - Aslında... Evet, şu an hafif bir ekonomik Durgunluğun ortasındayız. | Open Subtitles | في الحقيقة نحن في حالة ركود الآن |