| Rehin dükkanı vardı. | Open Subtitles | لطالما كان أبي يقول ذلك، كان يمتلك محل رهونات. |
| Babam hep böyle derdi. Rehin dükkanı vardı. | Open Subtitles | لطالما كان أبي يقول ذلك، كان يمتلك محل رهونات. |
| Onu iki yıl sonra Atlanta'daki bir tefeci dükkânında bulana kadar da yoluna girmemişti. | Open Subtitles | ولم تتحسن إلا بعد أن وجدها بعد عامين بمكتب رهونات فى اطلانطا |
| tefeci dükkânında arabayı yakacak bir şey bulamayız. | Open Subtitles | لن نجد شئ لنحرق به السيارة في محل رهونات |
| Çan kulesinin yakınlarındaki bir rehinci dükkanındaki güvenlik kasetinden görüntüler. | Open Subtitles | لقطات فيديو أمنية لعملية سرقة على محل رهونات الليلة الماضية |
| Tamam, peki, nakit para kesmeyecek, yani, ne, rehinci dükkanı mı? | Open Subtitles | حسنا , لا يمكن توفير مال اذن ماذا ؟ رهونات ؟ |
| Paulson, oynayacağı mortgage menkul kıymetler bitince yenilerini yaratmak için Goldman Sachs ve Deutsche Bank ile çalıştı. | Open Subtitles | و عندما لم يجد جون بولسون أى سندات رهونات ليراهن ضدها عمل مع بنك جولدمان ساكس و بنك ديوتش لخلق المزيد من هذه المستندات |
| Hayır, hayır. Evlisin. Evli adamların ev kredisi olur. | Open Subtitles | كلا، أنت رجل متزوج، المتزوجون عليهم رهونات |
| - Buna Rehin dükkanı deniyor. | Open Subtitles | -هذا يسمى مكتب رهونات |
| Bu yüzden West Cermak'da Julio'nun Rehin dükkanına götür... | Open Subtitles | لذا محل رهونات جوليو على غربا Cermak... |
| İçimden bir his, sizin basit bir tefeci olmadığınızı söylüyor. | Open Subtitles | أشكّ أنّك أكثر مجرّد صاحب مكتب رهونات. |
| Bir tefeci dükkanına gittim, bir otomatik 45'lik aldım. Sonra arabayla Eden Park'a gittim. | Open Subtitles | ذهبت إلى محل رهونات واشتريت مسدس 45 آلي وقدت إلى (إيدن بارك)... |
| - Ben tefeci değilim. | Open Subtitles | -أنا لست مكتب رهونات. |
| Bu yüzden kutu gereklidir, yeni gösterir ve rehinci dükkanından aldığın sıradan bir makine gibi değildir. | Open Subtitles | ... لأنيُخطّطُلإعْطائه إلى شخص ما ك هدية... ... وهويَحتاجُالصندوقَ لذا يَبْدو جديداً... ... ولايَحْبَّبَعْضآلةِ التصوير هو فقط إستُلِمَ في محل رهونات. |
| Queens'de bir rehinci elmastaki seri numarasını bulmuş sonra da onlara geri satmaya çalışmış. | Open Subtitles | مكتب رهونات في (كوينز) وجد الرقم التسلسلي على الألماس، وقد حاولوا إعادة بيعه لهم. |
| Bence o yüzüğü rehinci dükkanından almıştı. | Open Subtitles | اعتقد انه (الخاتم) اتى من محل رهونات |
| Morgan Stanley de kaybedeceklerine oynadığı mortgage menkul kıymetleri satıyordu ve şimdi Virgin Adaları Memur Emekli Sandığı tarafından dolandırıcılıktan mahkemeye verildi. | Open Subtitles | أيضا شركة مورجان أستانلى كانت تبيع سندات رهونات و هى تراهن ضدها و لقد قامت هيئة متقاعدى الحكومة بفيرجين أيلاند برفع قضية عليها بتهمة الغش و التضليل |
| Hiç kredi kartın olmamış ve hiç ev kredisi almamışsın. | Open Subtitles | لم تكُن لديك بطاقة ائتمانيّة قطّ، ولم تقم بعمليات رهونات من قبل. |