| Üzgünüm ama müşterim arabayı bekliyor ve çok da iyi bahşiş veriyor. | Open Subtitles | أعتذر ولكن زبوني يتوقع السيارة له فقط و هو يُعطيني إكرامية جيدة |
| Ve kapıyı sen açmayacaksın. müşterim geldi. | Open Subtitles | و عليكِ ألَا تقومي بفتح الباب، إنَه زبوني. |
| müşterim bunu almaya geldi. Neredeyse çelloyu götürecekti. | Open Subtitles | لقد جاء زبوني ليأخذه و كاد أن يأخذ التشيللو بدلاً عنه. |
| müvekkilim o motelde dostlarını ziyaret ediyordu. | Open Subtitles | هذه مجرد مزحة زبوني كان يزور بعض الأصدقاء في ذلك الفندق |
| Sorun şu ki, Memur Bey, bu "perra" devamlı müşterimi çaldı. | Open Subtitles | المشكلة أيها الضابط أنّ هذه العاهرة سرقت زبوني |
| müşterim onları kendi müşterisine sattı, o da Alman Ordusuna satmış. | Open Subtitles | زبوني باعه الى زبونه الذي باعه للجيش الالماني |
| müşterim bunları bir müşterisine satmış, o da Alman Ordusuna! | Open Subtitles | زبوني باعه الى زبونه الذي باعه للجيش الالماني |
| Ve ben müşterim nasıI savunacağımı hakkında sizden akıI sormam. | Open Subtitles | هو ربما ابنك ياسيد راين لكنه سيكون زبوني انا لم اطلب رخصتك لكيف انا اختار الدفاع عنه |
| Sizin müşterim olduğunuzu düşünürler ve sizi rahatsız etmeye cesaret edemezler. | Open Subtitles | سيعتقدون أنك زبوني و لن يجؤوا على القيام بأشياء كهذه |
| Bu işi bırakıyordum, fakat, o benim son müşterim, özellikle onun için geldim. | Open Subtitles | لقد كنت ساستقيل من هذا العمل ولكني جئت لأنه زبوني الأخير |
| Ve açık ki; yarım milyon dolarlık fatura yapıp benim üzerime atan müşterim de öyle. | Open Subtitles | وأن من الواضح أن زبوني الذي يدين للكازينو بنصف مليون دولار وضعها على حسابي |
| müşterim polisin herhangi bir şeyi atlamadığından emin olmak istiyor. | Open Subtitles | زبوني يريد أن يتأكد أن الشرطة لم تفوت شيء |
| müvekkilim yeniden barışmayı düşünebilir. | Open Subtitles | حسناً، في هذه نقطة زبوني ما زال يسعى للمصالحة زبوني يستبعد ذالك |
| müvekkilim işlemleri bazı meseleler sonuçlanana kadar ertelemek istiyor. | Open Subtitles | زبوني يسأل بأنك لا تبدأَ الإجراءات وانتظر لكي يرتب بعض شؤونه |
| Vakit öldürüp, biricik sürekli müşterimi bekliyorum. | Open Subtitles | أنا بخير أشغل وقت فراغي وحسب منتظرة زبوني الوحيد |
| Ve müşterime, en sevdiğim müşterime bu konuşmayı yaptığımı söylemedim. | Open Subtitles | وأنا لم أخبر زبوني زبوني المفضّل ... يريدالرجالالجددانااجري هذا الاتصال |
| Tam olarak dört gündür randevu kızıyım ve sen benim üçüncü müşterimsin. | Open Subtitles | مر أربعة أيام على كوني بغي بالتليفون و أنت زبوني الثالث |
| Belki satış iptali olabilir. müşterimin cebi oldukça derindir. | Open Subtitles | .ربما لم يباعوا زبوني لديه إمكانيات مالية كبيرة |
| Gerzek asistanım sana en iyi müşterimle ilgili bir şey fakslamış. | Open Subtitles | إسمعي، اليوم نصف مساعد ذكائي أرسل فاكس إليك بخصوص زبوني المفضّل |
| Bu bugünkü ikinci müşterimdi ve sen ikisini de mahvettin. | Open Subtitles | كانو زبوني الثاني لليوم,فقط ولقد جعلتيهم يذهبون |
| Eğer sürekli müşterilerimi sorgulamana izin verirsem... öğrendiklerini ofisinin içinde tut..., toplumdan ve özellikle basından uzakta tut. | Open Subtitles | إذا سمحت لك بسؤال زبوني أي شي تعلمه يبقى داخل مكتبك بعيدا ًعن العامة و بالأخص الصحافة |
| İtiraf etmeliyim ki siz, bunları giyme cesaretini gösteren ilk müşterimizsiniz. | Open Subtitles | عليّ أن أقول، أنكِ زبوني الأول الذي تشجع لأرتداء ذلك. |
| Müvekkilime operasyonu için gerekli anestezi sağlanmamış. | Open Subtitles | زبوني لَمْ يُستلمْ تخديرَ صحيحَ أثناء إجرائِها. |
| Onu tutmak için, fikrinizden... ve Müvekkilimin güzergâhından başka bir şey var mı? | Open Subtitles | عِنْدَكَ أيّ شئُ أكثر مِنْ رأيكَ ومخطّط رحلة زبوني لإحتِجازه على؟ |
| müşterilerimin söylediklerini dinlerim ve onların gelecek ekim sezonu için ne sorunları varsa bulup çözerim. | Open Subtitles | أنصت لما يقوله لي زبوني وفي النهاية سنجد حلاً من أجل موسم الزراعة القادم |
| Alıcım anlaşmaya hazır. Şehirde şu an. | Open Subtitles | زبوني جاهز للتفاوض إنه في المدينة |