| Andy Dufresne boklu nehirden sürünerek geçen ve öbür taraftan tertemiz çıkan. | Open Subtitles | أندى دفرين الذى زحف عبر نهر من القذارة و خرج نظيفا من الجهه الأخرى |
| Andy Dufresne boklu nehirden sürünerek geçen ve öbür taraftan tertemiz çıkan. | Open Subtitles | دائما أضحك أندى دفرين الذى زحف فى نهر من القاذورات |
| Kendisi, yakınlardaki bir evin banyosuna girmiş ve orada 2-3 gün boyunca asılı kalmıştı. | TED | وقد زحف فعلا الى حمام شخص ما، وكان معلقا هناك مابين يومين الي ثلاثة ايام |
| Tamamen kendi başına, iki yerinden feci şekilde kırılmış bir bacakla bu adam, yardım almak için 5 kilometre süründü. | Open Subtitles | من دون عون، لوحده، مع قدمٍ لم يسبق لي أن رأيت كسورًا أسوأ منها زحف هذا الرجل 5 كيلومترات للحصول على النجدة. |
| Zavallı çocuk kedi gibi sandalyenin arkasına sürünmüş ve kusmuş. | Open Subtitles | الطفل المسكين زحف خلف الكرسي مثلالقطةوتقيأ. |
| Yani Çavuş Bedford... kurumlu bir delikten çıktığı... sonra da bu çamurlu barakaların altında... yüzükoyun sürünmesinden dolayı... yüzüne kurum ve çamur bulaşmış olabilir. | Open Subtitles | إذن بما ان الرقيب بيدفورد قد تسلل من خلال فجوة يلطخها اثر السواد من الموقد و زحف بوجهه لأسفل تحت العنبر حيث الطين |
| Andy hayal bile edemeyeceğim bok kokulu pislik içinde özgürlüğe doğru 500 metre emeklemiş. | Open Subtitles | أندى زحف الى الحرية خلال 500 ياردة من رائحة عفنه لا أتصورها |
| Bakın köpek kulübemize emekleyerek kim geldi. Dr. Frasier Crane. | Open Subtitles | انظروا من زحف الى هنا للتو انه الدكتور فريزر كرين |
| Geri kalanımız sürünerek ana kapıya ilerleyecek. | Open Subtitles | بقيّتنا ستتقدم في زحف منخفض للبوابة الرئيسية |
| Bilmiyor. sürünerek gitmiş, değil mi? | Open Subtitles | إنها لا تعرف، فقد زحف بعيداً، أليس كذلك؟ |
| Ceset tarlasından sürünerek bize destek getirmeye gitti. | Open Subtitles | ورغم ذلك زحف عبر نهر من الجثث لياتني لنا بامدادات |
| Kaşiflerin sürünerek geçtiği daracık tünel genişletildi ve muazzam bir çelik kapı ile kilitlendi. | Open Subtitles | النفق الضيق الذي زحف المستكشفون من خلاله تمت توسعته و أغلق بواسطة باب حديدي ضخم |
| Ve tarafsız bölgeden sürünerek Fransız topraklarına girmiş. | Open Subtitles | و لقد زحف عبر الأماكن المقفرة الى داخل الأراضي الفرنسية |
| Bir iade-i bahsediyorum gerçek yaşam, , evde oturan değil duygu bir şey vardır Kalbimin içine sürünerek. | Open Subtitles | أنا أتكلم حول العودة , للحياة الحقيقية , ليس الجلوس في البيت الشعور بشيئا ما قد زحف إلى قلبي |
| Bir şey içine girmiş de orada ölmüş gibi kokuyorsun. | Open Subtitles | يا إلهي تباً، يا فتاة، رائحتك كأن شيئاً زحف إليكِ و مات بداخلك |
| Kayıp düştüğü ve birkaç kemiğini kırdığı yerde tuzağa doğru süründü. | Open Subtitles | حيث انزلق وسقط ... وحطم عدة العظام ومن ثم زحف نحو الفخ |
| Yeni Zelanda'daki bir ahtapot akvaryumundan kaçmış, gider deliğine kadar sürünmüş ve oradan da okyanusa ulaşmış. | Open Subtitles | كان هناك الأخطبوط في نيوزيلندا التي هربت خزان، زحف على طول الطريق عبر الكلمة |
| Nasıl bir delikten çıkmışsa dönmek için acele ediyor. | Open Subtitles | إنّه يعدو راجعاً إلى الجحر الذي زحف خارجاً منه |
| Andy hayal bile edemeyeceğim bok kokulu pislik içinde özgürlüğe doğru 500 metre emeklemiş. | Open Subtitles | كم مرة تنظر الى حذاء مسجون؟ أندى زحف 500 ياردة نحو الحرية |
| Aslında polisin dediklerine bakarsak oraya kendi başına emekleyerek gitmiş. | Open Subtitles | في الحقيقة سمعت الشرطة تقول أنه زحف إلى الداخل من تلقاء نفسه |
| Şimdiye kadar düşünülen bir deliğe girip öldüğü. | Open Subtitles | حتى الآن، النظرية السائدة هي أنه زحف إلى مكانٍ ما ومات هناك |
| Şimdi, diyelim ki, birimiz dikenli telin altından sürünüp hiç bir şekilde görülmeden... | Open Subtitles | لذا, مثلاً, لو ان أحدنا زحف على أسلاك شائكة، عليك الا تقوم تحت أي ظرفٍ كان بـ... |
| Kardeşin senden yararlanarak sürüngen gibi İmparatorluk Sarayına girmiş. | Open Subtitles | وكيف زحف أخيك وتسلق إلى البلاط الإمبراطوري من خلال البقعة الرطبة على سريرك |