| Karım herşeyi tek kelime ile özetlemekle iyi yapmayacağımı düşünüyor. | Open Subtitles | زوجتى لا تود أن أجمع هذا كله فى تلك الكلمة |
| En azından Karım öyledir. Evet, yukarıdakilere göre epey temiz. | Open Subtitles | نحن نجعل هذا المكان فى هيئة جيدة, هكذا تفعل زوجتى |
| Dediğim gibi, eski Karım boşanmanın da sahte olduğunu iddia etti. | Open Subtitles | فكما قلت ، ادعت زوجتى السابقة أن الطلاق كان احتيالاً أيضاً |
| - Senatör, bugün karımı ve kızımı kaçırdılar ve yine de hayatınızı kurtarabildim. | Open Subtitles | سيناتور ، كان لديهم زوجتى و ابنتى اليوم و مازلت استطيع انقاذ حياتك |
| Marsha'nın eşim olmayı kabul ettiği gün... kızımız Taffy'nin doğumu. | Open Subtitles | اليوم الذى قالت مارشا انها ستكون زوجتى ميلاد بنتنا تافى |
| - Evet. Ben aldırmıyorum. Ama galiba karımın hoşuna gitmeyecek. | Open Subtitles | انا لا يهمنى, ولكنى اخشى ان زوجتى قد لا يعجبها.. |
| Tüm istediğim iyi bir iş, iyi bir gelecek ve benimle karıma yetecek büyüklükte bir ev. | Open Subtitles | كل ما أريده وظيفة جيدة,و مستقبل مستقر,و بيت يسعنى أنا و زوجتى |
| Neden hala Karım dediğimi bilmiyorum. Yalan söylüyor ya ada aklını kaçırmış olmalı. | Open Subtitles | اٍننى لا أعرف لماذا لا زلت أقول زوجتى اٍنها تكذب أو فقدت عقلها |
| Steyşın vagonu güzel Karım aldığı için buraya yürüyerek geldim. | Open Subtitles | لقد مشيت الى هنا الليله زوجتى العزيزه اخذت السياره الواجون |
| Küçük Karım sağlığım hakkında endişeleniyor, bu yüzden ne yiyorum? | Open Subtitles | زوجتى قلقة على صحتى . فما الذى حصلت عليه ؟ |
| Karım bir form doldurdu ve son bir yıldır durmadan rahatsız edildik... | Open Subtitles | لقد وقعنا فى مشكلة كبيرة طوال العام الماضى بسبب زوجتى الحقيرة هذه |
| Onları hala bulabilirsin, ama artık çalışmıyorlar, aynı Karım gibi. | Open Subtitles | حسنآ. مازال بالامكان تجميعهم طالما هم لم يتعطلوا مثل زوجتى |
| Karım kısa süre önce ikiz doğurdu. Onu öldürürsem bebeklere bakabilirim. | Open Subtitles | زوجتى وضعت توأم وعلى أن أقتله حتى تظل أطفالى فى الحضانه |
| Bu saatte sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm, Ama Karım Valerie'yi tanıdığınızı biliyorum. | Open Subtitles | انا اسف لاٍزعاجك فى هذا الوقت المتأخر ولكنى اعتقد انكِ تعرفين زوجتى فاليرى |
| Ailemi kaçırdılar - karımı ve kızımı. Ama şimdi onlarlayım. | Open Subtitles | لقد اختطفوا عائلتى ، زوجتى و ابنتى ولكنى معهم الان |
| karımı ve oğlumu bu işin içine sürüklemeyeceğim ve onları boşu boşuna korkutmayacağım. | Open Subtitles | انا لن اجر زوجتى و ابنى لهذا و اخيفهم من اجل لا شىء |
| Bliyor musun, eşim hayattayken daha sempatik ve tatlı bir adamdım. | Open Subtitles | أتعلمين، لقد كنتُ أكثر مرحاً عندما كانت زوجتى على قيد الحياة |
| eşim bir ev kadınıdır, genelde çocuklar için evden çıkar,.. | Open Subtitles | زوجتى ام مقيمة فى المنزل لكنها دائمة الخروج مع الاطفال |
| Ama dün, cüzdanım ve karımın çantası çalındı, fiş de cüzdanımdaydı. | Open Subtitles | ولكن في البارحة محفظتى ومحفظة زوجتى سرقت والوصل كان في المحفظة |
| Bana ölüleri görebildiğini ve karımın da burada olduğunu söyledi | Open Subtitles | قال لى انه يستطيع رؤية الاموات و ان زوجتى هنا |
| Bu evi istiyorum çünkü karıma deli divane aşığım. | Open Subtitles | أترى، أريد هذا المنزل لأنى بمنتهى اليأس غارق فى حب زوجتى |
| - Hemen karımla konuşmak istiyorum. - Korkarım bunu yapamam. | Open Subtitles | دعينى اتحدث الى زوجتى حالا اخشى انك لا تستطيع ذلك |
| Tam da eşimin yemekte yardıma ihtiyacı olduğu zamanda geldiniz. | Open Subtitles | لقد جئت فى الوقت المناسب لتساعد زوجتى فى إعداد الطعام. |
| Bu gavat karımdan daha fazla benimle. | Open Subtitles | الاتعرف قيمة الابناء ابنى يكون معى اكثر من زوجتى |
| eşimi nasıl paramparça yaptığını düşündükçe, benim de içim parçalanıyor. | Open Subtitles | إن هذا يقطعنى فكرة أنك فجرت زوجتى ومزقتها إلى قطع |
| eşimle birlikte yukarıda ofisimdeydik ve bir ses duyduk. | Open Subtitles | نعم. كُنّا في الطابق العلوي في مكتبِي انا و زوجتى وسَمعنَا ضوضاء |
| Sen benim karımsın, onlarda benim çocuklarım. Seni seviyorum ve buna izin veremem. | Open Subtitles | أنت زوجتى, و هم أولادى و أنا أحبكم و لن أسمح بهذا |
| Benim karımdı, benim sorumluluğumdu. | Open Subtitles | وقد كانت زوجتى .. وكانت مسؤوليتى |
| Bu aslında binayı Eşime sunabilmem için yerleştirdiğimiz bir alan. Tam burası. | TED | هذا فى الواقع هو المكان الذى اضفناه للمبنى ويمكننى كذلك التقدم لطلب يد زوجتى , هناك |