| Dylan, normalde belgesel yapmıyoruz ama oturup bunu konuşmak isterim. | Open Subtitles | لا نصنع الوثائقيات عادةَ لكن سأحب أن أجلس وأتحدث عنها |
| ve hazır olduğunda onunla konuşman için yardımcı olmak isterim. | Open Subtitles | وعندما تكونين مستعده سأحب ان ادعكِ تتحدثين معه ونصحح الاشياء |
| Seni 4. seviye bir dalgada kıçının üstünde zıplayıp kürek çekerken görmek isterdim. | Open Subtitles | سأحب أن أراك مع مِجدافة قارب وأنت تُصارع تيار نهري من الدرجة الرابعة |
| O polisi daima seveceğim. Bana bilmem gerekeni söyledi. | Open Subtitles | سأحب ذلك الشرطي دائماً لقد أخبرني ماأنا بحاجة إلى معرفتة |
| - Uçmuyorlar. - Sanırım elmacılık işi hoşuma gider. | Open Subtitles | أنهم ليسوا أعتقد أني سأحب مجال عمل التفاح |
| Seninle birlikte şarkı yazmayı çok isterim. Akşam görüşür müyüz? | Open Subtitles | حسناً، سأحب أن أكتب أغنية معك لنتكلم بهذا الشأن الليلة؟ |
| Eve gidip yenilgiyi kabullenecektim ama babana yardım etmek isterim. | Open Subtitles | لقد كنتُ ذاهبة للمنزل ولكن .. سأحب بأن أساعد أباك |
| Bak, bir ara evine uğramak isterim, oturup, seni daha iyi tanımak için. | Open Subtitles | أسمع، سأحب أن أمر على منزلكم في يومٍ ما وأجلس معك وأتعرف عليك |
| Bu konuda konuşmayı çok isterim, ellerinizi görmeyi daha çok isterim. | Open Subtitles | سأحب أن أسمع بشأن هذا ولكنى أحب أن أرى يديك أكثر |
| Ben ve nişanlımla beraber küçük bir akşam yemeği yemenizi çok isterim. | Open Subtitles | سأحب إن أمكنكم أن تقوموا بزيارتنا لحفل عشاء صغير معي ومع خطيبتي |
| Bir sürü çocuğumuz olmasını isterim ama biraz bekleyelim. | Open Subtitles | سأحب أن يكون حولنا أطفال عدة ولكن لنتريّث قليلاً. |
| Kalıp muhabbet etmek isterdim, fakat şehrin aşağısına gitem gerek. | Open Subtitles | سأحب البقاء و الدردشة، لكن علي أن اذهب لوسط المدينة |
| Gelmeyi çok isterdim ama ameliyatlarım çok öncesinden ayarlanıyor yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | سأحب المجيء, ولكن جراحاتي محجوزة مقدماً لوقت بعيد وليس هناك ما أستطيع فعله |
| İsterdim ama ödeyecek param yok. | Open Subtitles | سأحب واحدة ولكنى لا أظن أنى يمكننى تحمل نفقتها |
| Artık sadece kadınları seveceğim. Kıçının, yüzünden güzel olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | لقد فهمت,أقسم أننى سأحب النساء فقط من الآن |
| Muhtemelen daha sonra yapacağım şeyleri de seveceğim. | Open Subtitles | انا ربما سأحب ماسوف اقوم به تالياً, صحيح؟ |
| Batıya hiç gitmedim ama eminim hoşuma gider. | Open Subtitles | لم أذهب أبدا الى منطقة الغرب الأوسط بأمريكا لكنى متأكده أننى سأحب ذلك |
| Çocuklarımı seviyor olmam, diğerlerini sevmem için iyi bir alıştırma olur. | Open Subtitles | سأحب أطفالي و هذا تدريب مناسب.. كي أُحب الآخرين |
| Eğer siz de bu toplum için savaşırsanız çok sevinirim. | Open Subtitles | سأحب هذا إذا كافحت لأجل هذا المجتمع أيضاً |
| Yani, baba olmayı bu kadar seveceğimi hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | أَعْني،أنا مَا إعتقدتُ بأنَّى سأحب أن أكون أب لهذه الدرجه. |
| Yaşadığım sürece kimseyi sevmeyeceğim kadar çok sevdim onu. | Open Subtitles | أحببتها أكثر مما سأحب أي شخصٍ آخر طالما حييت |
| Yanımda birinin olması hoşuma giderdi. | Open Subtitles | أنا كنت سأحب ذلك إن كان هنالك شخصٌ ما موجود من أجلي |
| Biliyorum ama sanırım bu kez hoşuma gidecek. | Open Subtitles | أعرف، لكني أعتقد بانني سأحب ذلك هذه المرة |
| Ve benim de katılmandan çok memnun olacağım haftalık bir poker oyunum var. | Open Subtitles | ولدي لعبة البوكر الأسبوعية سأحب انضمامك الينا |
| İkinizin bir çocuğu olsaydı o bebeği çok severdim. | Open Subtitles | ان كنت أستطيع ان أحصل على طفل هو خليط بينكما كنت سأحب ذلك الطفل كثيرا |
| Biliyor musun seve seve yapardım, Stoick, gerçekten yapardım fakat ben bu gece büyük salonda muhteşem tek Viking'i oynayacağım. | Open Subtitles | تعرف أنني سأحب هذا يا ستويك, حقاً لكنني أؤدي مشهدي الدرامي الفردي عند القاعة الكبيرة الليلة |