| Hall-Heroult hücresi yüksek sıcaklıklarda çalışır, alüminyum metalini sıvı tutacak kadar yüksek bir sıcaklıkta. | TED | خلية هال و هيرولت تعمل في درجات حرارة عالية، درجة حرارة عالية بما يكفي لجعل منتج معدن الألمونيوم سائلاً. |
| Bu noktada toksinin sıvı ya da gaz olarak dokunma veya enjeksiyonla iletildiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | بهذه النقطة يمكننا فقط أن نخمّن.. أن السم تم نقله سائلاً أو بالغاز.. باللمس أو الحقن. |
| Yumurtaların, sevgili kardeşim. Umarım yeterince sıvı olmuşlardır. | Open Subtitles | البيض الخاص بك، أختي العزيزة أتمنى أن يكون سائلاً بما فيه الكفاية |
| - Evet, buraya gelip o ve çalışmaları hakkında sorular soran ilk sen değilsin. | Open Subtitles | نعم، لستَ أوّل مَن يفتّش المكان هنا، سائلاً عنه وعن عمله |
| Kapıları çalıp insanların iyi haberler duymak istemelerini sormuş olman gibi! | Open Subtitles | كما لو أنك يجب أن تطرق على الأبواب سائلاً الناس لو كانوا قد سمعوا الأخبار السارة |
| Yaprak bitleri, karıncaların tadına doyamadıkları bir sıvı salgılar: balsıra. | Open Subtitles | يُخرج المنّ سائلاً يستسيغه النمل، عسل المنّ. |
| Eğer sıvı çekerseniz, haklıyım ve bir şey cevaplamadık demektir. | Open Subtitles | إن سحبتم سائلاً أكون محقاً و لم نتوصل لشئ |
| Vücudundan öylesine güçlü bir kimyasal reaksiyon meydana getirir ki kaynayan yakıcı sıvı karnından ancak patlayarak çıkabilir. | Open Subtitles | يُمكنه صُنع داخل جسده تفاعلٍ كيميائي عنيفٌ للغاية يغلي سائلاً كاوٍ ينفجر خارج جوفه. |
| sıvı formda suya sahip olmak için Güneş'e yeterince yakın bir konumdayız. | Open Subtitles | نحن قريبين من الشمس بما يكفي ليكون الماء سائلاً |
| Yakın zamanda, beyni haritalamayı sağlayacak sıvı bazlı bir teknik buldum. | Open Subtitles | اخترعت مؤخراً سائلاً لمساعدتي على تنظيم خارطة دماغي |
| Solunduğu zaman ciğerdeki nemle birleşerek sıvı bir çimento oluşturur. | Open Subtitles | استنشاقة واحدة ، تمتزج مع أي شيء رطب داخل الرئتين ، ستشكل اسمنتاً سائلاً بداخلها |
| Hepsinde sıvı su var. Ve de bir enerji kaynağı. | Open Subtitles | كل ما يحتاجه الأمر ماءً سائلاً ومصدرًا للطاقة |
| "Dün yarı sıvı çıkardım ondan sonra kabız ve gaz. | Open Subtitles | بلأمس كنت اتبرز سائلاً" ومنذو يومين اعاني من الامساك والغازات |
| Terkip sarı, yağlı bir sıvı üretir. Ki bu da güneş ışığı veya ısı ve hatta basit bir hareketle patlar. | Open Subtitles | إذاً، المزيج ينتج سائلاً أصفراً زيتياً، ينفجر بتعرضه لأشعة الشمس أو الحرارة أو بالحركة التكرارية |
| Eğer 300 derecedeki sıvı suyun aniden basıncı azalırsa, uzun süre sıvı halde kalmaz, bir anda buhara dönüşür. | TED | إذا كان هناك ماء سائل بدرجة 300 مئوية وقمنا فجأة بإزالة الضغط عن الماء، فإنه لن يبقى سائلاً لفترة طويلة بل سيتحول إلى بخار. |
| Görünüşe göre düz ve karanlık bölgelerden birine iniş yaptı ve görüntüden kaybolmadı.Yani sıvı üzerine iniş yapmamıştık. | TED | و من الواضح أنه هبط في واحدة من تلك المناطق الغامقة المسطحة وهو لم يغوص أيضا بعيدا عن الأنظار. إذن ما هبط عليه لم يكن سائلاً. |
| Ultrason sıvı birikmesi olduğunu gösterdi. | Open Subtitles | لقد أظهر تصوير الصدى سائلاً حراً |
| Terkip sarı, yağlı bir sıvı üretir. | Open Subtitles | ينتج المزيج سائلاً زيتياً أصفراً |
| Vandalay Endüstri'yi soran biri oldu mu? | Open Subtitles | هل إتصل أي أحد سائلاً عن صناعات (فاندالاي)؟ |
| Vandalay Endüstri'yi soran biri oldu mu? | Open Subtitles | هل إتصل أي أحد سائلاً عن صناعات (فاندالاي)؟ |
| İkincisi, birkaç gün önce buraya gelip senin hakkında bir şeyler sormuş olabilir. | Open Subtitles | ثانياً، ربما جاء هنا قبل أيام سائلاً عنك |