| Bunların hepsi rüya gibi. Ama senin yapman gerekenden daha fazla pazarlık yaptığını düşünüyorum. | Open Subtitles | هذا فخم، لكنني أعتقد أنك ساومت بشيء أعلى من مستواك |
| Dostum, hiç pazarlık etmedin. pazarlık etmezsen olmaz. | Open Subtitles | يا صاح، أنت لم تساوم، البيع ليس جيّداً إلا إذا ساومت. |
| Bazen pazarlık ettiğinden fazlasını alırsın... | Open Subtitles | أحيانا تحصل على أكثر مما ساومت لاجله |
| Tony, pazarlık edebileceğini sanmıyorum bir Wharton-mezunu gişe bebeğiyle.. | Open Subtitles | توني)، لا اظن انك ساومت) مثيرة حجرة متعلمة في كلية وارتون |
| Buraya gelmek için pazarlık yaptın, işte buradasın. | Open Subtitles | ساومت على المجيء إلى هنا يا (فرانسيس) ها أنت هنا |
| Ay taşıyla pazarlık yaptın. | Open Subtitles | لقد ساومت على (حجر القمر)؟ |
| Ben iyi niyetle pazarlık yaptım. | Open Subtitles | -إنّي ساومت بحسن نيّة . |