| Kelimeler, insanların sebep olduğu tahribatların nitelik ve niceliklerini anlatmaya asla yetmeyecek. | TED | الكلمات لن تكون كافية أبداً لتحديد حجم وطبيعة الدمار الذي سببه البشر. |
| Ya hücre hasarına ve çatlaklara aynı şey sebep olduysa? | Open Subtitles | ماذا لو أن الكسور الضرر الخليوي كان سببه شيء واحد؟ |
| Çoğu insan için bu stres geçici çünkü sebebi hızlıca çözülüyor. | TED | بالنسبة للكثيرين، هذا التوتر مؤقت لأن سببه يُحَل بسرعة. |
| Ve kalbimin şarkı söyleme sebebi de tüm bu küçük kırıntılar arasından gözüme, ara sıra, bütünleşmiş, tamamen yenilenmiş bir dünyanın parlaması. | TED | ولو يطرب قلبي, فإن ذلك سببه أن في تلك القطع الصغيرة من حين لآخر, نرى لمحة من الصورة الكبرى , لعالم جديد كلياً. |
| Evet, sürekli derine dalmaktan ve basınç yüzünden olur. | Open Subtitles | نعم، هو سببه الضغطِ الحادِّ مِنْ الغطسِ المتكرّرِ إلى العمقِ. |
| Ölüm nedeni yüze yapılan saldırı sonucu büyük miktarda kan kaybı. | Open Subtitles | الموت كان سببه فقدان الدمّ الهائل بسبب تشويه وجهي. |
| Sağlık memuru Şef'in ruhsal durumunun değişmesinin nedeninin kokainin sebep olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | يعتقد الضابط الطبي أن التغير في الحالة النفسية سببه .. تسمم بالكوكايين |
| Ancak, insan kaynaklı olanının sadece bu tahriplerin önemli bir kısmını oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda tahriplerin daha da hızlanmasına sebep olduğunu gördüm. | TED | لكن ما وضح لي أن التدمير الذي سببه البشر والذي لم يسبب فقط جزءا معتبرا من التدمير ولكن في الحقيقة إنه يتسارع. |
| Buna sebep olan her şeyi bilmiyorum ama şunu biliyorum. | Open Subtitles | إننى لا أعرف بعد ما قد سببه و لكنى أعرف |
| Ama ölümlerin sebebi vergiler olursa, bir şeyler yanlış demektir. | Open Subtitles | . لكن عندما يكون الموت سببه الضرائب ، شئ من الفساد |
| Cinnet geçirmemin sebebi bu ufak çocuktur. | Open Subtitles | جنون سببه اضطهادي على يدي هذا الصبي الصغير |
| Beyazlığının sebebi güneşin yaptığı kalsinasyon. | Open Subtitles | البياض يعود سببه للتكلس الذي تتسبب به الشمس |
| İçinize doğan bir his yüzünden gemim altüst oldu Ajan Gibbs. | Open Subtitles | سفينتي بفوضى بسبب ما سببه حدسك الخاطيء ايها العميل جيبز |
| Bunun işleri karıştırdığını düşünmüyorum. Böbrekler antibiyotikler yüzünden iflas ediyor. -Belki. | Open Subtitles | لا أظنه يعقد الأمور الفشل الكلوي سببه المضادات الحيوية |
| Bir nedeni yok ama, bir şekilde yapmış olabilirsin ve... kendini suçlu hissediyorsundur. | Open Subtitles | سعداء جدآ ماذا سيكون سببه لذلك؟ أنا أعتقدت, الله لو انه لم يفعل ذلك اذن أنت ستبدو على الأقل.. مذنب |
| Ya menenjite bağlı değil de NF2 kanserine bağlı gelişmişse? | Open Subtitles | ماذا لو كان سببه السرطان بدلاً من التهاب سحايا الطفولة؟ |
| Fakat, klasik müzikte bu kadar uykulu hissetmenizin sizden değil, bizden kaynaklandığını düşündünüz mü? | TED | ولكن هل خطر على بالك أن السبب الذي يجعلنا نصاب بالنعاس مع الموسيقى الكلاسيكية ليس سببه أنت بل سببه نحن ؟ |
| Daha çok, doğumu teşvik eden kadınları iş gücünde tutan politikadan dolayı. | TED | وذلك بشكل كبير سببه سياسات ما قبل الولادة خاصتها. أبقى ذلك على المرأة بالفعل ضمن القوّة العاملة. |
| Bugün sizlere, sarsıcı olayların yol açtığı derin dönüşümler için bence neyin daha eksiksiz bir çözüm olacağını anlatmak istiyorum. | TED | لهذا أريد التحدث معكم اليوم عن ما أظن انه وصفة متكاملة تنتج تغير عميق سببه أحداث صاعقة. |
| Ortadan kaybolmanın itibarıma verdiği zarardan hiç haberin var mı? | Open Subtitles | ألديكِ أدنى فكرة عما سببه اختفائكِ ليّ من أضرار لسمعتي؟ |
| nedenini tam olarak biliyorum. Kamaramın kapısına çıkmıştım. | Open Subtitles | انا اعرف بالضبط سببه, لقد ذهبت باتجاه باب مقصورتى |
| Ahlaksızlığının ve rezil notlarının sebebinin görme bozukluğu olması mümkün mü? | Open Subtitles | هل من المحتمل أن سوء سلوكك وتدنّي درجاتك سببه نقص في البصر؟ |
| Bilim adamlarına göre buna, ayın ender görülen bir etkisi neden olmuş olabilir. | Open Subtitles | يقول العلماء ان تسونامى ربما يكون سببه مِن قِبل ما هم يَصِفونَ كنشاط قمري غير عادي |
| Şimdi anladım. O gün çok kötü bir şey olmuş. Ne olduğunu bilmiyorum ama neden olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | شيء فظيع حدث ذلك اليوم ، لا أعرف ما هو لكني أعرف سببه |