| Babasının iyi olduğunu, onları ne kadar sevdiğini görürler. Babasının sonraki aramasında Sophie'nin konuşacak çok fazla şeyi vardı: "Maymun Çarli ne yiyor? | TED | يمكنهما معرفة أنه بخير ورؤية أنه يحبهما، وعندما يتصل بهما المرة القادمة ستتحدث صوفي عن الكثير: ماذا يأكل تشارلي القرد؟ |
| İç İşleri seninle Nilsen hakkında konuşacak. Soruşturmayı sürdürüyorlar. | Open Subtitles | العلاقات الداخليه ستتحدث إليك بخصوص نيلسون إنهم يتولون التحقيقات |
| - Hemen Albay O'Neill'la konuşmak istiyorum. - Benimle konuşacaksın. | Open Subtitles | أريد أن أحدث الكولونيل أونيل الآن أنت ستتحدث معى أنا |
| Onunla konuşacaksın, yoksa seni kıçının üstüne oturturum. | Open Subtitles | ستتحدث معها، وإلا سأركلك على مؤخرتك يا صديقي |
| Sonra siz de valiyle tekrar konuşursunuz, o da bölge savcısıyla konuşur. | Open Subtitles | ثم ستتحدث مرة أخرى إلى الحاكم وسيتحدثيدورهللمحامىالعام.. |
| Ama sen Biko hakkında konuşacağını söylüyorsun bunun önemini kavrayamayacaklar bile. | Open Subtitles | ولكنك ستتحدث عن بيكو أنا أخبرك يا دونالد بأنهم لن ينفكوا عند الإفكار الدقيقة |
| Önceden yapacaklarınızı konuşacak mısınız, yoksa hemen saldıracak mısın? | Open Subtitles | هل أنت ستتحدث معها قبل أن تفعل أم أنك ستنقض عليها مرة واحدة |
| Sanırım ilk avukatı ile konuşacak. | Open Subtitles | أظن أنها ستتحدث إلى المحامي أولا لتسأله عن الإستراتيجية |
| Aslında orda demek istediği "biz arkadaşız" ve... ben gitsem ofiste kimle konuşacak ki, değil mi? | Open Subtitles | كل ما يعنيه حقاً هو أننا صديقان إلى من ستتحدث بعد رحيلي؟ صحيح؟ |
| Ama yakında hepimizin uçakları birbiriyle konuşacak. | Open Subtitles | لكنقريباً، ستتحدث كل أدواتكم إلى بعضها البعض. |
| Karınla sen konuşmazsan konuşacak biri bulunur. | Open Subtitles | إن لم تكن ستتحدث لزوجتك فيجب أن يخبرها أحد |
| Iowa'daki ikinci sınıf öğrencilerine konuşacaksın. Saat 14:30'da. | Open Subtitles | ستتحدث الى فصل دراسى من المرحله الثانيه فى الساعه 2: |
| Onunla konuşacaksın, daha sonra işine devam edip edemeyeceğini değerlendireceğiz. | Open Subtitles | ستتحدث معها ثم سنقرر اذا كان يمكنك العودة للعمل أم لا |
| Herkesi tıkarsan içeri, bir bok olduğunda kiminle konuşacaksın? | Open Subtitles | إذا قبضت على الجميع، إلى من ستتحدث عند حدوث المصائب؟ |
| Bir evlat annesiyle konuşmazsa kiminle konuşur? | Open Subtitles | حسنٌ، مع من ستتحدث إذا لم تتحدّث مع أمّك ؟ |
| Ben değişirken konuşur musun benimle ? | Open Subtitles | بالتأكيد ستتحدث إليَّ و أنا أغير ملابسي؟ |
| Füzenin nereye gittiğini söyle engellememe yardım et daha sonra Başkan'la konuşacağını garanti edeyim. | Open Subtitles | أخبرني أين سيتجه هذا الصاروخ وساعدني في إيقافه, ثم أضمن لك أنك ستتحدث مع الرئيس |
| Ama polisler, eski mahallenizdeki insanlarla konuşacaktır. | Open Subtitles | سأفعل، ولكن الشرطة ستتحدث مع .. جيرانكم السابقين |
| Hem bu sayede sen konuşursun ve bu aptal konuşma başlatmamış olur. | Open Subtitles | وبهذه الكيفية، أنت من ستتحدث وليس هذا الغبي الذي هنا. |
| Pekala, benimle böyle konuşacaksan dostum ayağa kalksan iyi olur. | Open Subtitles | حسناً , فلتقف إذا كنت ستتحدث إلى هكذا يا رجل |
| Bizimle suç hakkında mı konuşacaksınız, Bay Poirot? | Open Subtitles | هل ستتحدث معنا بخصوص الجريمة يا سيد "بوارو" ؟ |
| Ve konuşman gereken kimse onunla konuş. | Open Subtitles | و انت اذهب للحديث مع اياً كان من ستتحدث إليه. |
| Haj Agha'yla konuşup bize cevap vereceğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | أتيت يوم الثلاثاء وقلت لى أنك ستتحدث مع حاج أغا وتخبرنا برده |
| Ama biri hakkinda iyi konusacak olsaniz, onu dâhil etmezdiniz. | Open Subtitles | لكنك ستتحدث بشكل جيد عن أحدهم والذي أهملت القيام به كما هو واضح |
| Fakat kumandan Tano, mahkumun konuşacağı tek kişiymiş. | Open Subtitles | لكن القائد تانو هي الشخص الوحيد التى ستتحدث له السجينة |
| Her yerde sen varsın. Sürekli konuşuyorsun ve... | Open Subtitles | أنت في كل مكان ستتحدث قدمًا عندما تحتاج لـ.. |
| O kadar ölü olacaksın ki öldükten sonra kendinle konuşman gerekecek! | Open Subtitles | ستكون ميت لدرجة لدرجة أنك ستتحدث لنفسك و أنت ميت |