| Uyandığında, yepyeni organlarla, yepyeni bir çocuk olacaksın. | Open Subtitles | وحينَ تستيقظ، ستكونُ ولداً جديداً بأعضاء جديدة |
| Değil mi? İstediğimiz bilgileri verdikten sonra benim kadar özgür olacaksın. | Open Subtitles | حالما تعطينا المعلومات التي نحتاجها ستكونُ حرّاً مثلي تماماً |
| Bahse girerim Londra'ya geri dönmekten ve bütün bunları arkanda bırakmaktan memnun olacaksın. | Open Subtitles | أراهن أنك ستكونُ سعيداً بالعودة إلى لندن وتتركُ كل الأمور خلفك |
| "Bugün rüyamda, sen özgür olduğunda hayatın nasıl olacağını görerek uyandım. | Open Subtitles | استيقظتُ اليَوم أحلمُ بما ستكونُ عليهِ الحياة عِندما تَخرُج |
| Bu üzüntüden kafasını toplaması için kütüphanenin iyi bir yer olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننتُ أنَ المكتبَة ستكونُ مكاناً جيداً لتُشتتَ تفكيرهُ عَن بُؤسِه |
| Sonra da istediğin yere gitmekte özgür olursun. Buraya gelebilirsin mesela. | Open Subtitles | حينّها، ستكونُ حراً للذهاب أينما شئت، مثل هنا، على سبيل المثال |
| Eğer Tess fırtınaya doğru gitmiş olsaydı tam orada olurdu, Tink! | Open Subtitles | و لكنها ستكونُ هناكَ تماماً لو أنها أبحرَت في قلب العاصفة |
| Ve kötü günlerimde orada yanımda olacaksın. | Open Subtitles | ♪ والأوقات السيئة، وأنت دائماً ♪ ستكونُ معي |
| Sana doğrusunu söyleyeyim sen bugün benimle birlikte Cennette olacaksın. | Open Subtitles | أقولُ لكَ بصدق، اليوم، ستكونُ معي في الجنة. |
| Şanslı olacaksın eğer bir gözbağı sunuyoruz eğer idam mangası için. | Open Subtitles | ستكونُ محظوظاً لو أعطيناكـ حتى عصبةً لعينيكـ |
| Tabii eğer seni işe almadan önce neyle uğraşıyorsan ona devam etmemek için sabah 9'da burada olacaksın. | Open Subtitles | إلا لو أردتَ بأن ترجع إلى ماكنتَ تفعله قبلَ أن أوظفك، ستكونُ هنا بالساعة التاسعةِ صباحًا. |
| Eğer işe geri dönersem avukatım hep sen olacaksın. | Open Subtitles | ،لو عُدتُ أبدًا للعمل .ستكونُ دائمًا المحامي الخاص بي |
| İşte bu yüzden sen onlardan daha iyi bir avukat olacaksın. | Open Subtitles | ولذلك السبب ستكونُ محاميًّا أفضل من أيّ أؤلائك الشباب. |
| Unutamayacağın bir armağan olacağını söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأنّها ستكونُ هديّة لن تنساها أبداً. |
| Her zaman harika bir muhabir olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | الذي جعلني اختاركَ لتحضر قهوتي دائماً ظننتُ انكَ ستكونُ مراسلاً عظيماً |
| Kadının bir gün buradan gitmeye hazır olacağını ve o zaman geldiğinde benim tarafımda olacağını o zaman biliyordum. | Open Subtitles | ستكون مستعدة لمغادرة هذا المكان و عندما يحين ذلك الوقت، ستكونُ من جهتي. |
| - Gelecek sefer olacağını nereden biliyorsun? | Open Subtitles | كيفَ تعرفُ أنهُ ستكونُ هنالكَ مرةٌ مقبلةٌ ؟ |
| Bu sorunların benimle alakalı olacağını sanıyordum. | Open Subtitles | لقد إعتقدتُ بأنَّ أسئلةَ المقابلة ستكونُ عني ولي |
| Gazetede ismin çıkacak, TV'ye çıkacaksın. Manson gibi olursun. | Open Subtitles | سيظهرُ اسمُكَ في الصُحُف و صورُكَ في التلفاز، ستكونُ مَشهوراً هنا |
| Bu şansı bulamadan gebermiş olursun. | Open Subtitles | ستكونُ ميتاً قبلَ أن تُتاحَ لكَ الفُرصَة |
| Sahtekar olsam daha mutlu olurdunuz, çünkü o zaman, bütün durağan dünya görüşünüz, çalkalanmamış olurdu. | Open Subtitles | ستكونُ أكثر سعادةً لو كنت مخادعاً، لأنك حينها، ستغيّر نظرتُك للعالم بأكمله وتتغيرُ الأوضاع |
| Şüphe edilecek bir süper gücüm yok Sanırım başım derde girecek. Ama yok işte. | Open Subtitles | لو عندي قدرات لأشكك فيها ستكونُ محقا حينها |