| İtfaiyeciymiş ve görev sırasında üzerine enkaz düşmüş. Buraya neden getirildi? | Open Subtitles | كان إطفائياً ، و تمت إصابته جراء سقوطه في حُطامٍ أثناء قيامه بعمله |
| Zafer görüş alanındaydı ama o düştü dünya harikası ve sadece 50 metre kala düşüp kalktı. | Open Subtitles | النــصر كـان أمـام نــاظريه ولكنـهُ سقط عـجبـاً لهذا العـالم , مـع سقوطه كـان متـبقي له 50 متـر فقط |
| Tavandan düşmesi ise yaralarına bir de utancı eklemiş. | Open Subtitles | سقوطه من السقف أضاف الإهانة لجروحه 45 00: 03: 34,155 |
| Moore diyor ki, çözüm plastiği kaynağında durdurmak: okyanusa düşmeden önce karada durdurmakta yatıyor. | TED | الحل، يقول مورو ، هو إيقاف البلاستيك من المصدر إيقافه على اليابسة قبل سقوطه في المحيط |
| O yüzden düşüşünü yavaşlatacak bir kadından yardım almaya gitti. | Open Subtitles | لذلك ، هو عاد للمرأة يستطيع الإعتماد عليها لتصحيح سقوطه |
| Her zaman takılıp düşme nedeninin belki de bu olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | الرؤية كانت تزيد صعوبة بالتدريح، ربما كان هذا صبب سقوطه |
| İşin iyi tarafı şu pencere kesinlikle Dylan'ın düştüğü pencere. | Open Subtitles | هذه حتماً النافذة وجد عندها ديلان كرين عند سقوطه شظاية الزجاج متطابقة |
| Pekala, Fiona düşerken tanka çarptı ve devrilmesine sebep oldu. | Open Subtitles | " ربما قوة جسد " فيونا ضرب الخزان وسبب سقوطه |
| Topuklarından biri kırılmış, düşüşüne bunun neden olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | واحدة من أعقاب له حذاء من شأنه الحزب, نعتقد يمكن تسببت سقوطه, |
| Oldukça yaralanmış gözüküyordu ama kesinlikle 50 feetten düşmüş birine benzemiyordu. | Open Subtitles | اعني، يبدو أنه تلقى كدمات بسيطه لكن، لاشك بأن مظهره لا يدل على سقوطه من على ارتفاع 50 قدم |
| Yuvarlanırken ceketinden düşmüş olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّها سقطت من سترته أثناء سقوطه. |
| Geçtiği yerde uçurumdan düşmüş. | Open Subtitles | هذا مكان سقوطه حينما عبر الطريق. |
| Herhalde apartmandan düşüp kendini ölmüş gibi gösterdi; yoksa öleceğini düşündü. | Open Subtitles | ...غامر بتزييف سقوطه من الشقة العالية لأنه اعتقد أننا سنقتله |
| Kurban düşüp de ölmemiş. Yapılan sorgulamaları... | Open Subtitles | تمّ إبعاد الشبهات عن (داستيربيرغ) لم يمت الضحية جراء سقوطه |
| Resmi olarak evindeki merdivenden düşmesi sonucunda kazara boynu kırılarak ölmüş. | Open Subtitles | رسمياً، توفي الضحية جرّاء عنق مكسور بعد سقوطه عرضياً من على درج منزله. |
| Ama raylara düşmesi onu etkiledi. | Open Subtitles | ولكن بعد سقوطه أمام القطار اصيب بحالة ذعر |
| O düşmeden önce ölmüştü. | Open Subtitles | لقد ارتطم بسياج المدفأة كان قد فارق الحياة قبل سقوطه |
| Muhtemelen düşmeden önce son yaptığı şey onu yutmaktı. | Open Subtitles | الإبتلاع ربما كان آخر ما فعله قبل سقوطه |
| Bilirsiniz, ipten atladığında, düşüşünü hafifletmek için ellerini kullanmış. | Open Subtitles | أعتقدت أنه أستخدم يده ليوازن سقوطه عندما سقط من الحبل |
| düşüşünü yumuşamak için masanın orada olması iyi oldu. | Open Subtitles | أوه. من الجيد وجوت تلك الطاولة هناك لايقاف سقوطه. |
| Ya düşme yüzünden ya da düşme öncesinde geçirdiği felç yüzünden beyin kanaması geçirmiş. | Open Subtitles | يعاني من نزيف داخلي في الرأس وذلك إما يكون بسبب السقوط أم أنها ضربة أدّت الى سقوطه |
| Ana okulunda kaydıraktan düştüğü günden jet ski ile tahtadan bir iskeleye daldığı güne kadar... | Open Subtitles | بدءاً من سقوطه من لعبة الإنزلاق في الروضة للوقت الذي قاد به السيكل البحري قرب الميناء في سنته الأخيرة |
| düşerken ellerini siper edemediği için yüzü ve gövdesinin üst kısmı çok darbe almış. | Open Subtitles | ويداه لم تستطع أن تكبح سقوطه وجهه وجذعه أصطدما |
| Onların bilmesi gerekmeyen şu: Nereden düştü? | Open Subtitles | :إليك ما لا يحتاجون أن يعلموه مكان سقوطه |
| İsa-karşıtı'nın inanılmaz bir tasviri. Doğumundan düşüşüne. | Open Subtitles | ...صوره لا تصدق لعدو الشيطان من ميلاده الى سقوطه |