| Görecek pek bir şey yok ama yapısal olarak sağlam. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير لنرى, ولكن يبدو سليما من الناحية الهيكلية. |
| Sürpriz baskınla alınıp sağlam ele geçirilmeli. | Open Subtitles | لابد أن تسيطر عليه فجأة و تحتفظ به سليما |
| Çocuğunun sağlıklı olmasını istiyor, böylece pazara gidebilir evde kalmak zorunda olmaz. | TED | هي تريد أن يكون طفلها سليما معافى, حتى تستطيع الذهاب إلى السوق و لا تضطر البقاء معه في المنزل. |
| Dişçi... tufah, mükemmel derecede sağlıklı gözüküyor | Open Subtitles | أحضروا طبيب الاسنان غريب يبدو سليما تماما |
| Ne zaman ki cemaatimizin temiz insanlardan oluştuğunu anladılar Triffid'ler ormana döndü ve saldırılarına son verdi. | Open Subtitles | متى ما كانت طبيعتنا سلمية أصبح مجتمعنا سليما الترايفد عاد إلى الخشب و عدم قتل المزيد |
| Sadece gördüklerimi söylüyorum. Ayak kesilmiş olsaydı ilik, yerinde olurdu. | Open Subtitles | لو ان القدم قطعت لكان نخاع العظم لا يزال سليما |
| İki yada üç saat sonra, beni sağ salim aşağıya indirdiler. "Seni dövmedik. | Open Subtitles | بعد ساعتين أو ثلاثة أنزلوني سليما |
| Seni tok ve tek parça halinde getiririm. | Open Subtitles | و سأعيده كما كان ، مطعوما و سليما . أضمن لك ذلك |
| Optik sinire konan mikroçipin Bütünlüğü bozulmamış. | Open Subtitles | بعد استخراج زرع ... اختبرت سلامتها في العصب البصري، وكان سليما. |
| Daha güneyde, kıtanın yakınında, denizdeki buzlar hala sağlam. | Open Subtitles | نحو الجنوب, قريبا من القارة لا يزال الجليد البحري سليما |
| - Bu şehrin en ufak yeri bile sağlam kalırsa... - Dünya'yı nasıl bulacaklarını öğrenirler. | Open Subtitles | انظري إذا ظل أي جزء من هذه المدينة سليما أنهم يعلمون كيف يجدوا الأرض |
| İşin ilginç yanı işitsel bağlantı sağlam kalır, o yüzden bir sevdiğini duyarsan ama görmezsen gerçek olduklarını sanırsın. | Open Subtitles | ان الاتصال السمعى لا يزال سليما لذا لو سمعوا الشخص الاحباء يتحدثون و لم يروهم سيعتقدون انهم حقيقين |
| ALS insanı bütün fiziksel yetisinden mahrum bırakıyor ama beyin sağlam kalıyor. | TED | مرض الـ ALS يسرق كل الأجزاء الحركية من الانسان ولكن العقل يبقى سليما |
| Kariyer yok edicisi değil efendim. Sadece sağlıklı küçük bir... | Open Subtitles | هو ليس قرد ناقل للعدوى يا سيدى .. يبدو سليما بالنسبة لـ |
| EKG'lerinden biri normal çıktı diye sağlıklı sayılmazsın. | Open Subtitles | تخطيط قلب طبيعي واحد لا يجعل المرء سليما |
| sağlıklı bir fareye bazı tahliller yapıp sonuçları karşılaştır. | Open Subtitles | أحضري فأرً سليما, وأجري بعض الفحوص، وقارني الحالتين. |
| Belkemiği MR'ı ve elektromiyogramı da temiz. | Open Subtitles | الرنين المغناطيسي لعاموده الفقري والفحص الكهربائي للعضلات والأعصاب كان سليما |
| Ayrıca omurilik sıvısı temiz çıkınca menenjiti de elemiş olduk. | Open Subtitles | واستبعدت إلتهاب السحايا عندما عاد فحص السائل الشوكي سليما. |
| Diğerinin de temiz olma ihtimali var. | Open Subtitles | هناك فرصة أن يكون الآخر سليما أيضا. |
| Evet, ama günün sonunda, yerleşim birimi hâlâ yerinde duruyor ve bu da demek ki... | Open Subtitles | بقى الموقع الأمامى سليما. لاأعرف مايعنيه ذلك. |
| Bu yüzden aklı yerinde olan bir yaşlı bulup ona neyi doğru yaptığını sormam lazım. | Open Subtitles | لذا يجب ان اجد شخصا كبيرا في السن ما زال عقله سليما حتى اسألهم ما الذي قاموا به بشكل صحيح |
| Hayır, bilinci hala yerinde ancak zihninden geçici olarak bağımsız halde. | Open Subtitles | لا، عقله لا يزال سليما ولكن تم فصله بشكل دائم من جسده |
| Onu hapse sağ salim göndermek isteriz. | Open Subtitles | نريد سليما عندما نرسله الى سجن الولاية |
| Çünkü eğer bu işten tek parça halinde kurtulabilirsem seni tekrar arayabilir miyim öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | لأني اذا خرجت من هذا سليما اريد ان اعرف اذا كنت استطيع التحدث لك مجددا |
| Göğüs tübü bozulmamış ve boşalmamış görünüyor. | Open Subtitles | أنبوب الصدر يبدو سليما و يقوم بالتصريف |