| Ama muhtemelen bu bilgilerin en işe yarar olanı tanığın konuştuğunuzu duyduğu şeyler. | Open Subtitles | و لكن ربما أكثر نفعا من تلك المعلومات هي المحادثة التي سمعها شاهدنا |
| Buraya yerleştirdiğimiz tüm veriler şu fikre dayalı: Oğlum her bir yeni kelimeyi öğrendiğinde, zamanda geriye gidip duyduğu konuşmalar içinde o kelimeyi arıyoruz. | TED | و كل البيانات، نظمت تبعا للبيانات التالية: كل مرة كان يتعلم كلمة، كنا نسترجع كل العبارات التي كان قد سمعها التي تضمنت هذه الكلمة |
| duymuş olsa bile bunun kendisiyle ilgili olmadığını düşünmüş olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون قد سمعها فعلاً لكنه لم يربط بينها وبين ما فعله. |
| Adliyeden bir kaynak doğru diyor, konakta duymuş. | Open Subtitles | مصدرٌ واحد من المحكمة يؤكّد الخبر سمعها داخل القاعة |
| Dualarını duymadığını sanıyorsun, fakat söylemediklerinde dâhil hepsini duydu. | Open Subtitles | تظنينه لم يستمع لأدعيتك لكنه سمعها كلها، حتى ما لم تجهري بها |
| Senden duyarsa daha anlamlı olur sanırım. Beklettiğim için üzgünüm. | Open Subtitles | سيعني له الكثير اذا سمعها منك , أعتقد أسف لجعلكما تنتظران |
| Ve hastanın daha önce duyduğu tüm standart tedavi seçeneklerini sundum. | TED | وأقوم بعرض جميع خيارات العلاج الإعتيادية والتي سمعها المريض في مكان آخر. |
| Yeraltı dünyasına inmeye ve eski çağlarda yaşayanların duyduğu şekilde hikâyeyi yaşamaya hazır olun. | Open Subtitles | تستعد لكي تهبط الى العالم السفلي ويروا القصة كما سمعها القدماء |
| Sadece, duyduğu saçma bir dedikodudan bahsediyordu. | Open Subtitles | فقط يخبرني عن بعض الأشاعات الغبيه التي سمعها. |
| Sadece duyduğu aptalca bir dedikoduyu söyledi. | Open Subtitles | فقط يخبرني عن بعض الاشاعات الغبيه اللتي سمعها. |
| Metroda tesadüfen duyduğu bir dedikodu için simsarını arayacak basit bir tacir değil o. | Open Subtitles | انه ليس تاجر صغير يتصل بمضارب الأسهم خاصته بسبب اشاعة سمعها في محطة المترو |
| Herhâlde yanlış duymuş olmayı falan umuyordu. | Open Subtitles | لستُ واثقاً إن كان يأمل لو أنّه سمعها خطأً |
| Ama bazı hastalarım çaldığımı duymuş olabilir. | Open Subtitles | ولكن يحتمل أن يكون بعض مرضاي قد سمعها عندي |
| Sinyal Antarktikadan geliyormuş, Dominic'te burada duymuş. | Open Subtitles | سمعها في القارة القطبية الجنوبية وسمعها هنا بعد ذلك |
| Aranızdan biri onun,bilincini kaybetmeden hemen önce "Kanlı Mary "dediğini duydu mu? | Open Subtitles | هل سمعها أحدكم تقول ماري الدموية قبل أن تفقد الوعي؟ |
| Kadının biri seninle evlendiğimi duydu ve bana iyi şanslar diledi. | Open Subtitles | هذه المرأة سمعها أنني كنت الزواج لك... ... وأعربت عن رغبتها لي حظا سعيدا. |
| Biliyorum, herkes de duydu zaten. | Open Subtitles | اعرف . الجميع سمعها هذا الصباح |
| Dinle. Ron helikopteri duyarsa, kurtulduğumuzu anlar. | Open Subtitles | هذا الشخص (رون) إذا سمعها سيعلم بأنكم هنا |
| İşin garibi Bender, Al Harrington' dan duymuştu. | Open Subtitles | ومن الغريب ، لسبب. (بيندر)سمعها من آل (هارينغتون) |
| Hasta, ilgi çekmek için işitme kaybı yaşadığını söylemiş. | Open Subtitles | شكوى المريضة بفقدان سمعها كان و بشكل واضح لجذب الإنتباه فقط |
| - Bence annemin müzik kulağı yokmuş ve sesin Kral'ınkinden çok yaralı bir geyiğinkine benziyor. | Open Subtitles | -حسناً ، ماذا تعتقدين ؟ -أعتقد أن سمعها كان ضعيفاً وتبدو أشبه بحيوان مجروح أكثر من كونك ملكاً |
| Ya konuşmamızı dinledi ya karısının telefonunu izledi ya da karısını takip etti. | Open Subtitles | ربّما سمعها وهي تتحدّث إليّ أو أنّه تتبّع هاتفها أو تتبْها. |