| Bunu biraz daha kolaylaştırdın, şef. Mahvoldun. Bittin. | Open Subtitles | لقد سهلت الأمر علينا لم تعد مسئولاً بعد الآن |
| İşimi bayağı kolaylaştırdın, Şef. Senin işin bitti. Bittin sen. | Open Subtitles | لقد سهلت الأمر علينا لم تعد مسئولاً بعد الآن |
| - Onu senin için yumuşatmıştım. - Eminim öyledir. | Open Subtitles | لقد سهلت الأمر من أجلك - بلا شك - |
| - Onu senin için yumuşatmıştım. | Open Subtitles | -لقد سهلت الأمر من أجلك |
| Göreve bu kadar bağlı kalman sayesinde bizim görevimizi de kolaylaştırmış oldun. | Open Subtitles | ،بما أنك كنت مركزاً على إتمام المهمة وحسب فقد سهلت مهمتنا كثيراً |
| Anlaşılan engizisyon Grimmlerin hayatını kolaylaştırmış. | Open Subtitles | أظن بأن محاكم التفتيش سهلت حياة الغريم. |
| Tek istediğimiz arkadaş edinmekti, Tiffany bunu kolaylaştırıyordu. | Open Subtitles | كل ما أردناه أن نكتسب أصدقاء وتيفانى سهلت الأمر |
| Sen olmasan da yolumuzu er geç bulurduk ama sen işimizi kolaylaştırıyorsun. | Open Subtitles | سنجد طرقنا بالنهاية أنت سهلت الأمر فقط |
| İşimizi kolaylaştırdın. | Open Subtitles | سهلت القرار علي تم رفض الأفراج عنه بكفالة |
| Onlar için çalışıyormuşsun gibi, işlerini kolaylaştırdın. "Babalık için uygun değil mi?" | Open Subtitles | كأنك عملت لصالحهم سهلت الأمر كثيراً لكي يثبتوا قضيتهم |
| Onun kaçmasına izin vermekle kalmadın, bunu kolaylaştırdın. | Open Subtitles | أنت سمحت لها بالهروب لقد سهلت لها ذلك |
| Teşekkürler, Zach. Bunu benim için daha da kolaylaştırdın. | Open Subtitles | (شكراً لك يا (زاك لقد سهلت هذا عليَّ تماماً |
| İyi benim işimi kolaylaştırdın. | Open Subtitles | لقد سهلت الأمر علي |
| Gidici hastaların karşısında rahat davranmak zordur ama Shannon işimi kolaylaştırıyordu. | Open Subtitles | من الصعب أن تكون مرتاحا أمام المرضى الآخرون, لكن (شانون) سهلت الأمر |
| Sen olmasan da yolumuzu er geç bulurduk ama sen işimizi kolaylaştırıyorsun. | Open Subtitles | سنجد طرقنا بالنهاية أنت سهلت الأمر فقط |
| İşimi kolaylaştırıyorsun. | Open Subtitles | حسنا , انت سهلت على الامر |