| Bana yardım et. Böyle devam ederse oğlumuz kontrolden çıkacak. | Open Subtitles | ساعدني, إذا ما إستمر هذا إبننا سوف يخرج عن السيطرة |
| Yani, kalıp. İki saate kalmaz evinden çıkacak. | Open Subtitles | أعني أن الأكلاشية سوف يخرج من منزلك في خلال ساعتين |
| Şimdi kalabalık, Katolik ve Protestan, hep beraber dışarı çıkacak. | Open Subtitles | سوف يخرج الناس الآن سويا الكاثوليك والبروتستانت |
| Hayatımızdan çıkar ve böylece hepimiz yolumuza devam edebiliriz, kesin bir şekilde. | Open Subtitles | سوف يخرج من حياتنا و سوف يمكننا التقدم للامام مرة و للابد |
| Ama Tommy Five-Tone ancak kendi cenazesi için çıkar. | Open Subtitles | كما أن صديقك تومي سوف يخرج ليحضر جنازته الخاصة |
| - Hayır efendim. Ameliyattan şimdi çıkıyor; ama otelde bulduğumuz ipucunu izledim. | Open Subtitles | لا ، سوف يخرج من الجراحه الان انا لم اتبعه بعد خروجنا من الفندق |
| Dışarı çıkıyor..tüm birlikler ateş kesin.. | Open Subtitles | سوف يخرج. كل الوحدات لا تطلقوا النار أكرر, كل الوحدات لا تطلقوا النار. |
| Ona sabah 05:00'de orda olması gerektiğini söyle. | Open Subtitles | أخبره إنه سوف يخرج عند الساعة الخامسة صباحاً. |
| Ryuseikai'nin patronu bu gece bölgesinde geziye çıkacak. | Open Subtitles | ان زعيم ال ريوسيكاي سوف يخرج الليلة الى مكان ما |
| - O kefaletle çıkacak, Emma. | Open Subtitles | لم ارد ان يأتي اليوم ابدا سوف يخرج بكفاله إيما |
| Güney kanadından çıkacak ve yanında fazla güvelik personeli olamayacak. | Open Subtitles | سوف يخرج من خلال الجناح الشرقي، و تفاصيله الأمنية ستكون ضعيفة. |
| 5 dakika içinde burada olmazlarsa, olay benim elimden çıkacak. | Open Subtitles | إن لم يكونوا هُنا خلال 10 دقائق سوف يخرج الوضع عن سيطرتي |
| Yani, George bu öğleden sonra çıkacak. | Open Subtitles | اذا جورج سوف يخرج من السجن هذا المساء |
| Rick yaralı. Su kulesinde. Helikopter gelince çıkacak. | Open Subtitles | "ريك" مصاب ، انه ينتظرنا فى برج الماء ، عندما تصل المروحيه سوف يخرج من هناك |
| - Bu deliği açık tutacak ve hava çıkacak. - Yap şunu - Yapamam | Open Subtitles | سوف تبقى الجرح مفتوح و سوف يخرج الهواء |
| Belki Jimmy, Super Bowl için zamanında çıkar. | Open Subtitles | ربما جيمي سوف يخرج في الوقت المناسب لسوبر السلطانية. |
| Yakında hastaneden çıkar. | Open Subtitles | وقال انه سوف يخرج من المستشفى قريبا |
| Lütfen yapmayın. Zaman verin. Kendi başına çıkar. | Open Subtitles | أرجوك لا تفعل امنحه 5 دقائق سوف يخرج |
| 48 saatten az sürede kefaletle çıkar. | Open Subtitles | سوف يخرج بكفالة في أقل من 48 ساعة |
| Yani üç güne buradan çıkıyor. Buradan daha önce çıkmalıyım. | Open Subtitles | سوف يخرج في ثلاثة ايام اذا علي الخروج من هنا بسرعة |
| Araçtan çıkıyor Ukrayna Başkanı da peşinde. | Open Subtitles | سوف يخرج من السيارة يتبعه الرئيس الأوكرانى |
| Ona sabah 05:00'de orda olması gerektiğini söyle. | Open Subtitles | أخبره إنه سوف يخرج عند الساعة الخامسة صباحاً. |